Ümit Albayrak ile Teknoşifa – Gizem Koputan

Ümit Albayrak ile Teknoşifa – Gizem Koputan

Ümit Albayrak: Evet. İyi akşamlar, arkadaşlar. Bugünkü konuğum, Uzman Psikolog Gizem Koputan. Aynı zamanda kendisinden de eğitim alıyorum, psikoloji eğitimi alıyorum. Benim hem hocam hem konuğum oldu, bugün. Onunla bugün sizlerin belki psikoloji hakkında bilmedikleriniz, “Psikoloji nedir?” gibi kısa kısa, güzel bir söyleşi yapmayı planladım. İnşallah hepimize faydalı katkı olacak bir program olur. Hoş geldin, Gizem Hocam.

Gizem Koputan: Hoş bulduk, Ümit Bey.

Ümit Albayrak: Nasılsınız? İyisiniz, inşallah.

Gizem Koputan: Teşekkürler, iyiyim. Siz de iyisiniz?

Ümit Albayrak: Ben de iyiyim, çok şükür. Bugün sizinle, böyle aklımda hem almış olduğum eğitimleri -sizden aldığımız eğitimleri- hem insanların gerçekten, Türk toplumunda özellikle “Ben psikoloğa gidersem, deli miyim?” diye böyle kafalarındaki olan yargılarını birazcık bırakmaları, biraz daha rahat olmak, psikolojinin ne kadar aslında hayatımızda…

Hayatımızı yönlendirmeyle ilgili ne kadar önemli olduğunu… İnsanın psikolojisi bozulduğunda ne gibi zararlar gördüğünün hiç farkında mı? Farkındalığını da arttırmak için sizinle küçük, güzel bir sohbet edeceğiz. Bakalım, herkese faydalı olsun. Şimdi Hocam, ilk soru senin mesleğinin… Sizin mesleğinizin aslında adı… Hocam, psikoloji nedir?

Gizem Koputan: Psikoloji, ruh bilimidir. Yani açıldığında ruh bilimi olarak geçer ve her şeyden en önce gelmelidir aslında, ruh sağlığı, psikolojimiz. Fiziksel, fizyolojik sağlığımızdan önce… Çünkü ilk bozulan, hasta olan, rahatsızlanan psikoloji, psikolojimiz oluyor. Daha sonra, arkasından fizyolojik rahatsızlıklarımız geliyor. Yani son derece önemli bir bilim dalı aslında.

Ümit Albayrak: Hocam peki o zaman kişilerin, insanlığın hangi durumlarda… En çok rastladığınız konulardan… Psikolojisi neden bozulur?

Gizem Koputan: Yani tüm samimiyetim ve içtenlikle cevap vermek istiyorum, bu programda her şeye. Esasında baktığınız zaman insanın kendine olan değeri, kendine olan sevgisi, kendi varlığını kabul edişi ya da etmeyişi diyelim. Sosyal hayatının bozulması… Bunların hepsi, psikolojisinin bozulmasına çok büyük oranda katkıda bulunuyor.

Ve insanlar, hep karşı tarafı suçluyor; onun yüzünden ben değersiz hissediyorum, onun yüzünden sevgisiz hissediyorum gibi. Aslında kaynak, biziz. Kendimiziz… Her şeyin kaynağı, biziz. Ve bu kaynak, tabi ki Yaratıcı tarafından geliyor. Yani onunla olan bağımızı koparmadığımız sürece, kendimize olan inancımızı bitirmediğimiz sürece aslında psikolojik olarak da rahatsızlıklarımızı çok hafif düzeyde atlatıyoruz.

Ümit Albayrak: Hocam aslında bu konu hem sağlıktan tutun hem hayat yolculuğumuzda psikolojinin de bizi ne kadar etkilediğini, kendi varlığımızın farkına varmadan yaşam yolları seçerek… Dediğiniz gibi birilerini suçlayarak, kendimizden çıkarak, birilerini etrafımızda yargılayarak oluşturduğumuz bir model oluyoruz değil mi?

Gizem Koputan: Kesinlikle.

Ümit Albayrak: Evet.

Gizem Koputan: Kesinlikle. Oysa onlara müsaade eden de biziz.

Ümit Albayrak: Tabi ki.

Gizem Koputan: Yani aslında hayatımıza alan da biziz. Çıkarmamız gereken zamanda çıkarmayan da biziz. Barındıran da biziz. Alan da biziz, veren de biziz. Yani özünde bu böyle. Ama sonra tabi karşı tarafı suçlamak daha kolay.

Ümit Albayrak: Evet. Yani şöyle değil mi, Hocam? Konfor alanımızdan çıktığımızda, birileri bizim konfor alanımıza ya da dokunduğunda…

Gizem Koputan: Evet.

Ümit Albayrak: Bizim istediğimiz gibi… Bizim ya da düşündüğümüz gibi hayatımızın akışına, tabiri caizse çomak sokulduğunda, konforumuz rahatsızlandığında hemen tepkimiz… Değil mi? Biraz da tepkimiz, gösterdiğimiz tepkiler…

Gizem Koputan: Evet. Yani beklentilerimize cevap alamadığımız zaman… Mesela ben bunu çok sık sorarım, özellikle aile olarak ya da çift olarak gelen danışanlarıma. Bir memnuniyetsizlik var ortada, bir iletişim kopmuş. Köküne indiğimiz zaman işte ya… Hanımefendinin beklentisi farklı, beyefendinin beklentisi farklı. Hep derim ki… Yani beyefendi, özellikle hep erkekler bu konuda biraz daha şeyler;  ‘Hiç mutlu edemedim ya onu aldım, bunu aldım, şunu yaptım, buraya götürdüm, tatile götürdüm’ filan.

Oysa kadın bir çikolata bekliyor, bir çiçek bekliyor ya da başka bir şey bekliyor. ‘Bak’ diyorum ‘beyefendi, sen diyorsun ki; bir pırlanta yüzük aldım ama beğenmedi’. Çünkü onun beklediği bir pelüş ayıcık. Ya beklenti meselesi bu, karşılıklı tatmin olma meselesi aslında.

Ümit Albayrak: Evet, Hocam. Yani şunu unutuyoruz, biz Türk toplumunda. Ben de kendi danışanlarımla görüştüğümde… Hocam, sevgiyi malla mülkle hediyeyle karıştırıyoruz. Halbuki sevmek, dokunmak. Sevmek, öpmek. Sevmek, hatırını sormak. Sevmek, onu çok küçük hediyelerle mutlu etmek. Ama maalesef, Türk erkeklerinde özellikle… Ben de kendimi değiştirip dönüştürene kadar, ben bunu da… Ben de öyle zannediyordum gerçekten.

Büyük büyük hediyeler alırsam, büyük büyük konforda yaşatırsam harika, çok sever. İşte dediğimiz gibi öyle beklentimin karşılığını alamadım. Sonraki öğrendim, değiştiğimde ve dönüştüğümde, dedim ki en pahalısı, en ulaşılmazı, sevgiymiş.

Gizem Koputan: Kesinlikle.

Ümit Albayrak: Bunun farkındalığı, inşallah herkeste olur.

Gizem Koputan: Evet, inşallah.

Ümit Albayrak: Evet Hocam, inşallah.

Gizem Koputan: Yani bizlerin; kişisel gelişimci arkadaşların, psikologların çoğalması… Ben her zaman derim; her ailede en az bir tane, bir koçluk yapan birinin olması lazım ya da psikolojiyle ilgilenen. Kişisel gelişimle ilgilenen birinin olması lazım. Ki insanlar hastalanmadan bir şeyleri çözebilsinler, farkında olabilsinler, dönüşüm yaşayabilsinler. Çevremize baktığımız zaman ya da gündeme baktığımız zaman bizlerin, hep bir böyle en dibe batış hikayesi vardır, değil mi? Daha sonra adım adım çıkarız. Neden hep dibe batışı bekliyoruz?

Ümit Albayrak: Hocam, bakış açısı diyelim mi? Biziz Türkiye’ deki erkek ya da kadınların hayattaki… Bizim atalarımızdan gelen, köklerimizden gelen bilgiyle hayatımızı hala sürdürmeye çalışıyoruz. Kökten gelen bilgiyi kopyala-yapıştır-devam et, kopyala-yapıştır ama hayat öyle değil. Hayat, her zaman eviriliyor, değişiyor, dönüşüyor, çağ farklılıkları oluyor. İnsanoğlu kendisini eğer, dediğiniz gibi en uyanışlı olan insanlar, fark edenler, en kolay fark edenler bu dibe batmıyorlar.

Buradan değişip ve dönüşüyorlar. Ama öbür türlü değişmek ve dönüşmek… Ya bunlar da eşlerimiz, partnerlerimiz, çocuklarımız da dahil olmak üzere, Hocam. Koçluk eğitimi alsak bile bazen onlar bize tekamülleri ya da idrakleri, fark edişleri ya da olmadığı sürece bazen bunda da… Mesela ben, hayatımda zorlandım. Bir sürü eğitim aldım, artık sayısını hatırlamıyorum. Diplomalarımı, şeyleri… Ama bir baktım ki; Ümit, sen değişiyorsun, dönüşüyorsun ama yanındaki kişi değişmek ve dönüşmeyi seçmiyor.

Ama çok enteresan Hocam, şuna rastladım. Benim her şeyi, he konuştuğumu, anlattığımı… Hem öğrencilerime hem danışanlarıma… O kulak misafiri oluyor, fark ediyorum. Ama başkalarına da anlatıyor ama o kendisi uygulamıyor. Bu direniş sizce nedendir, Hocam? Sizde de vardır. Eşinizle ilgili, çocuklarınızla ilgili böyle maceralar…

Gizem Koputan: Evet. Kendisi de şu an izliyor. Buradan sevgilerimi sunuyorum. Tabi eşim, benim danışanım değil. Yani herkeste böyle bir şey var. Tabi biz kişisel gelişimle ya da işte dediğim gibi bu şey… Koçluk alanlarıyla ilgilenildiği zaman, söylemeye çalıştığım şey şuydu ki; hani hastalık olmadan atlatsınlar. Fakat şimdi biz tabi bu eğitimleri alıyoruz, başka insanlara çözüm sunmaya çalışıyoruz, hayatlarına dokunmaya çalışıyoruz. Kendi hayatımızda da bunu yaşamadan, yapmadan tabi ki bunu anlatamayız, öğretemeyiz ya da gösteremeyiz. Fakat onların hayatında eş rolündeyiz.

Ümit Albayrak: Evet.

Uzmanın Megareform profil sayfasını incelemek için ; Gizem Koputan

Kendisinin Instagram hesabını görmek için buraya tıklayınız.

Yorum Ekle

© 2021 Megareform © Tüm hakları saklıdır.