Mindfullnes ve Anda Kalmak – Gökben Gönültaş

Mindfullnes ve Anda Kalmak – Gökben Gönültaş

Değerli Kişisel Gelişim Danışmanı Gökben Gönültaş, Mindfullness ve Anda Kalmak üzerine soruları cevaplıyor.

Sunucu: Mutlu günler, sevgili izleyiciler. Üniversite TV ekranlarına hepiniz hoş geldiniz. Mesleki Gündem programımızın bugün çok değerli bir konuğu var. Profesyonel Koç ve Kişisel Gelişim Danışmanı Sayın Gökben Gönültaş bizlerle birlikte. Mindfullness ve Anda Kalmak Aslında nedir? Bu terimleri çok duyuyorsunuz. Bu, iyi bir şey midir? Bunu başarabilir miyiz? Aslında formülü var mı? Bunlarla birlikte bir de bu mesleğe niçin yöneldi, Gökben Hanım? Hani bu meslek, çok özel, revaçta bir meslek… Biliyoruz ama bu işin içine girildiği zaman neylerle karşılaşacaksınız? Nasıl bir meslektir? Bütün bunların hepsini soracağım, Hikayelerle dolu, kendisinin anlatımlarıyla dopdolu, çok güzel bir program sizleri bekliyor olacak. Ama öncelikle dönüp bu güzel hanımefendiye ‘hoş geldiniz’ demek istiyorum. Hoş geldiniz. 

Gökben Gönültaş: Hoş bulduk. 

Sunucu: Gökben Hanım, nasılsınız? 

Gökben Gönültaş: Teşekkür ederim, iyiyim. 

Sunucu: Sizi burada ağırlamaktan biz, çok mutluyuz. Bunu söylemek istiyorum. Enerjiniz, bir harika. “Niye seçtiniz?” sorusunu geri alabilirim. Çünkü enerjisi yüksek insanların böyle mesleklerde olmasına zaten ben, bayılıyorum. Teşvik ediyorum. Siz, böyle mesleklerde olun ki, bu kelebek etkisi böyle yayılsın yayılsın, insanlar çok güzel hissetsinler kendilerini. Ama öncelikle, Gökben Gönültaş kimdir? Biraz bahseder misiniz? 

Gökben Gönültaş: Tabi ki ama önce teşekkür etmek istiyorum, bu güzel sözleriniz için. Sizin de enerjiniz çok güzel. Burada olduğum için ben de çok mutluyum.  Evet, söylediğiniz gibi Gökben Gönültaş, ben. Yıllarca kurumsal hayatta çalıştım. Ekonomi mezunuydum. Yeditepe Üniversitesi’ nde MBA yaptım. Yaşamımın bir döneminde -2010 senesi- bir rahatsızlık geçirdim. 

Sunucu: Çok geçmiş olsun. 

Gökben Gönültaş: Teşekkür ederim. Bu rahatsızlığa kadar kurumsal hayatın içerisindeydim. Bankacılık sektörü, sigorta sektörü, enerji sektörü gibi… 2010 senesinde bu rahatsızlığı geçirdikten sonra hayatımı bir gözden geçirme gereği hissettim galiba. Kızım Eylül’ e destek olmak üzere, Öğrenci Koçluğu eğitimleri almak istedim ve bir koçluk merkezine başvurdum. Nihayetinde o kadar çok sevdim ki bu işi, bunun devamını almak istedim ve oradan ‘Koçluk Eğitmeni’ olarak mezun oldum. 

Sunucu: Çok güzel.  Harika. Aslında kızınız için yola çıktığınız bir durum var ama… 

Gökben Gönültaş: Kesinlikle. 

Sunucu: …ondan sonra içine girdikçe çok sevdiğiniz bir alan olduğunu görüyorsunuz. Her şey 2010’ dan sonra başlıyor ve bir değişim- dönüşüm… İnsanın hayatında böyle kırılgan noktalar, kırılma anları yaşanması gerekiyor, demek ki yani hani. Olmasaydı, siz burada olmazdınız, bunları başarıyor olmazdınız. 

Gökben Gönültaş: Muhakkak. 

Sunucu: Şimdi bakınca arkaya belki çok üzücü bir olaydır. Hiç anlatmak bile istemiyor olabilirsiniz. Biz de aslında hani, bunu sormuyoruz ama demek ki, belki de insanların hayatında bu tür şeyler yaşanacak ya, Gülben Hanım. Öyle düşünüyorum sanki. 

Gülben Gönültaş: Şöyle, hayatta mutlu olduğumuz anlar olduğu gibi, acı çektiğimiz anlar da var. Hani… Ne hep yukarıdayız ne hep aşağıdayız. Denge… 

Sunucu: Bir şey söyleyebilir miyim, bununla ilgili? 

Gülben Gönültaş: Tabi ki. 

Sunucu: Yeni öğrendiğim bir şey… Lütfen sizinle paylaşmama izin verin! Sevgili izleyiciler, biliyorsunuz ki, hastalar yoğun bakımda olduğu zaman ya da böyle bir gözetim altında hastanede oldukları zaman, grafikleri genelde böyledir. Bu şekildedir, bu şekildedir, bu şekildedir. Eğer grafik bu şekilde olursa, hastanın ex olduğu durumu var ya… İşte demek isteniliyor ki aslında, hiç kimsenin hayatı böyle olmamalı. Ama ne böyle olmalı biliyor musunuz? Hayatta böyle mutlu olduğunuz, böyle üzgün olduğunuz zaman hayata bakışınız böyle olmalı, deniyor. Bu benim çok hoşuma giden bir şeydi. Yeni öğrendiğim için sizinle paylaşmak istedim. İyi ki varsınız ki işte siz bu balansı, dengeyi sağlayanlardan bir tanesi olduğunuzu düşünüyorum. 

Gökben Gönültaş: İnşallah. 

Sunucu: İnşallah. İşte bu, benim de örneğim olsun. Sizden de örnekler, biliyorum gelecek çünkü biz… 

Gökben Gönültaş: Çok güzel. Bu örnek de çok güzeldi. 

Sunucu: Çok teşekkür ederim. 

Gökben Gönültaş: Hayat, bu. 

Sunucu: Hayat, bu. Herkes için geçerli olan hayat, bu. Demek, yönelme sebebiniz böyleydi. Ve ondan sonra içine bir girdiniz, deniz derya. Ve eğitimler almaya devam ettiniz. 

Gökben Gönültaş: Bilginin -baktım ki- sonu yok. Koçluk eğitimlerini aldıktan sonra ‘access bars’ a yöneldim. Ondan sonra nefes koçluğu… ICF nefes koçuyum, aynı zamanda. Yogaya merak saldım. Yoga eğitmeni, yüz yogası eğitmeni, Mindfulness eğitmeni gibi gibi… Pek çok eğitimle, eğitim hayatıma devam ettim. Sonra da dedim ki; evet, ben bunları öğreniyorum, bununla birlikte bilim dalını da öğrenmeliyim. Psikoloji alanına da girmem gerekiyor, deyip psikoloji öğrenciliğim şu anda devam ediyor. 

Sunucu: Harikasınız ya, gerçekten. Psikolojiye bayılıyorum. Özel programlar da yapıyoruz, psikoloğumla. Ve gerçekten çok şahane bir alan. Çünkü toplum içerisinde, insanlarla etkileşimdeyiz. Bu işi bilirsek… Bunun formülleri var çünkü. Psikolog, formülleri bilen insandır. Uyguladığı zaman, kendisi için de karşısındaki insan için de çok güzel sonuçları oluyor. Bunu bilmek çok güzel bir şey. İyi ki başlamışsınız. Tebrik ediyorum yani. 

Gökben Gönültaş: Evet. Bilim dalıyla kendimi taçlandırmak istedim, diyelim aslında. 

Sunucu: Gökben Gönültaş. Görüyorsunuz ki her an kendisine değer veren, değer katan bir bayan. Peki, şimdi son dönemlerde ‘farkındalık’ diye bir şey var, bahsi geçen: Mindfulness, ‘an’ da kalmak. Nasıl ‘an’ da kalabiliriz, Gökben Hanım? Yani bu, ne demektir? ‘An’ da kalmak tavsiye edilen bir şey midir? Aslında Mindfulness, Türkçe olarak nedir ve içeriği nedir? 

Gökben Gönültaş: Bunu… Önce bir hikaye anlatmak istiyorum. 

Sunucu: Lütfen… 

Gökben Gönültaş: Daha doğrusu, bir film anlatmak istiyorum. Lakin onun öncesinde de bir ‘Küçük Meşe Palamudu’ hikayesini, masalını anlatmak istiyorum. 

Sunucu: Çok güzel olur. 

Gökben Gönültaş: Bilmiyorum, ilginiz var mı? Meşe palamudu… Aslında benim… 

Sunucu: Sanki… 

Gökben Gönültaş: …yola çıkış noktalarımdan bir tanesi de, bu meşe palamudunun hikayesiydi. Hani az önce bahsettim ya… Eğitimler aldım, o eğitimler sonrasında baktım ki; ilmin, öğrenmenin sonu yok. 

Sunucu: Yok. 

Gülben Gönültaş: Her gün… Her şey… Bilgi, yenileniyor. Olduğun yerde kalmamak gerekiyor, diye. Meşe palamudunun hikayesi, beni çok etkilemişti. Her insan aslında… Şöyle başlamıştı, eğitim; her insan aslında içerisinde bir meşe palamudu taşır. Her bir meşe palamudu da aslında, koskocaman bir meşe ağacıdır. 

Sunucu: Doğru. 

Gülben Gönültaş: Şöyle bir hikaye; bir köy varmış. Bu köyde on tane aile, beş keçi, bir de çoban yaşarmış. Masal bu ya!  

Sunucu: Çok güzel. 

Gülben Gönültaş: Bir tanecik de meşe ağacı varmış. Bizim çobanımız, her gün bu beş keçiyi otlatırmış. Öğle saatlerinde de kendisi dinlenirmiş. Bir gün yine o ağacın altında dinlenirken birisi seslenmiş: “Şşşt,şşşt! Baksana!”. İrkilmiş, çoban. Bakmış, çevrede hiç kimse yok. Tekrar dalmış. Tekrar aynı ses: “Şşşt,şşşt! Baksana!”. Birden bir bakmış, ağaç kendisiyle konuşuyor. “Ama ağaçlar konuşamaz ki!” diye cevap vermiş. “Ama ben konuşuyorum!” demiş ağaç. Ben buraya yüz yıl önce gelmiştim ve yüz yıl önce geldiğimde pek çok arkadaşım vardı. Bununla birlikte senin dedelerinin dedeleri, bu kaynakları yok etti. Arkadaşlarım, benden bir bir alındı. Ondan sonra da kuraklık geldi ve herkes köyü terk etti. Artık buna dayanamıyorum. Bir çözüm olsun istiyorum. Onun için bugün, seninle konuşmak istedim. Bak, yerde bir sürü meşe palamudu var ve keçilerin bunları yiyor. Sen bunları al ve lütfen eski kaynakları buraya geri getir. Bunları ek, diyor ve o esnada çobanımız uyanıyor. Bunu gidiyor, bütün köye anlatıyor. Hatta sonra köy köy, kasaba kasaba bunu anlatıyor. Ve yeniden tabi kaynaklar geri dönüyor. İşte, meşe palamutları ağaç oluyor, gibi… Benim gittiğim eğitimde de şöyle denmişti… 

Sunucu: Müthiş. 

Gülben Gönültaş: Değil mi?  

Sunucu: Çok ilginç yani. Hani bu masal olarak anlatılan, aslında gerçekte yapılması gereken bir şey. Hani kaynakların tükenmesi ve aslında bütün bu yaşadıklarımız… Yokluk… İşte, bir takım ürünlerin çıkmaması vesaire… Biraz da bilinçsiz bir hayat… Atalarımızdan gelen şeyler… Ona da değindiniz ya, atalar falan böyle. Çok ilginç bir hikayeydi ya. 

Gülben Gönültaş: Değil mi? Hepimizin içerisinde aslında bir potansiyel var ve bunu açığa çıkarmak gerekiyor. 

Sunucu: Kesinlikle inanıyorum.  

Gülben Gönültaş: Ben de bu düşünceyle yola çıktım, aslında.  

Sunucu: İyi ki de çıktınız. 

Gülben Gönültaş: Ben kendi potansiyelimi çıkartabildiysem ortaya ve bunu en üst düzeyde, maksimum düzeyde kullanmaya çalışıyorsam… 

Sunucu: Sen de yapabilirsin! 

Nefes Koçu, Yoga Eğitmeni, Yüz Yogası Eğitmeni Gökben Gönültaş’ın Megareform’daki sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.

Kendisinin Instagram sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.

Yorum Ekle

© 2021 Megareform © Tüm hakları saklıdır.