Sağlıkta Farkındalık – Cenk Güçbilmez

Sağlıkta Farkındalık – Cenk Güçbilmez

Nilüfer Şenbecerir: Merhaba. Ben, Doktor Nilüfer Şenbecerir. Sağlıkta Farkındalık programına hoş geldiniz. Bugünkü konuğum, ses meditasyon eğitmeni Cenk Güçbilmez. Biraz seni tanımak istiyorum. Aslında o kurumsaldan nasıl bir yaşam tarzını değiştirdiğini, sese nasıl geldiğini dinlemek istiyorum senden.

Cenk Güçbilmez: Tamam. Yaklaşık 15-20 senelik bir kurumsal geçmişim var. Dış ticaret şefiydim, önceki hayatımda. Tabi bu süreç içerisinde aslında hep hayatımda müzik vardı. Ya 15 yaşımdan beri, bir kere çok yoğun olarak müzik dinliyorum. Üniversiteden itibaren de bir fiil olaraktan, perküsyonla ve vurmalı çalgılarla çalışmalar yaptım. Eğitimler aldım, ilk önce tabi. Okay Temiz’den ve Engin Gürkey’ den eğitimler aldıktan sonra, yaklaşık bir 6-7 sene süren bir eğitimden bahsediyorum. Onlarla beraber sahne aldık. Sonra kendi gruplarımı kurdum.

Özellikle Afrika müziği ve Afrika ritimlerine olan bağlılığımla beraber, orada çeşitli projeler çıktı. Bir 7-8 sene kadar da işte bu müzikle sürekli haşır neşir halim vardı. Bu paralel gidiyor. Hani kurumsal yaşam ve müzik, hepsi beraber, paralel gidiyordu. İşte şeyde… Kurumsal yaşamda… İşte streslenip, burada müzikle… Bir şekilde, bir dengemi kuruyordum. Fakat tabi yaş ilerledikçe, işte 40’ lı yaşlara geldikçe, işte iş hayatındaki o stres şeyi daha artmaya başlıyor. Çünkü daha fazla sorumluluk verilmeye başlayınca ve benim de çok açıkçası hayat amacım… Böyle kurumsal yaşamda işte; ‘CEO olayım, bir şey olayım’ falan… Hiçbir zaman olmadı açıkçası. Her zaman böyle müzikle ilgili bir beklentim vardı. Ama o zaman ki algımla şey… Daha müzikle olan…

Nilüfer Şenbecerir: Şu anda ki uyguladığın farklı.

Cenk Güçbilmez: Evet. Yani müzikle olan alışverişim çok daha… Sesle olan ilgim, alışverişim çok daha farklıydı açıkçası ve son dönemlerde işte bu aşırı stres ve müziğin de orada aslında… Yapmış olduğum müziğin de artık yetersiz kalması, bende bir takım fiziksel ve zihinsel anlamda çeşitli rahatsızlıklar ortaya çıkarmaya başladı. En başta bedenimde yoğun biçimde hazımsızlık… Hazım problemleri ve tabi ki strese bağlı olarak zihinde de baş ağrıları ve işte omuzlarda ağrılar, boyunda ağrılar şeklinde kendini göstermeye başladı.

Ve içten içe açıkçası kendime diyorum ki; “Bu benim istediğim hayat değil ve ben bunun içerisinde eriyip gidiyorum, yok olmaya başladım”. Ve tam da bu süreç içerisinde… İşte bu her şey niyetle çalışıyor, biliyorsun ya. Tam o niyet içerisindeyken bir Belçikalı… Bir ses şifacısıyla tanıştım, İstanbul’ da. O benim açıkçası bu yoldaki, işte dönüm noktam diyebilirim. Onunla yaklaşık bir haftalık çalışmalar yaptık, Tibet kaseleriyle ve ‘Beden sesi, kendi sesimizin şifasını nasıl kullanırız?’ la ilgili eğitimler aldım.

Ve o eğitimleri kendi hayatıma, o anda uyguladım ve bunun özellikle stresle baş etmede çok faydalı olduğunu gördüm. Ve benim de hayatım o sırada, o kadar yoğun stresin altında bile bir dengeyi bulmama yardımcı oldu. Sonra kendi etrafımdaki arkadaşlarıma, çevremde bunları uygulamaya başladım ve sistemin çalıştığını gördüm ve bu bende böyle inanılmaz bir şey yarattı. Yani hem merak uyandırdı hem de ‘Vay! Bu çalışıyor’ dedirtti bana. Çünkü bir de o dönemler, çok fazla sol beyinli bir insandım.

Çok böyle işte, bu tarz dediğim gibi hani, ses şifası… Bu gibi konulara da çok yakın olan bir insan da değildim ve tamamen bendeki bu tabuları diyeyim… Oradaki bütün dirençlerim, ses vasıtasıyla kırılmaya başladı. Bu konuda daha derinleşmek istedim ve İngiltere’ ye gittim. İngiltere’ de bir hafta on günlük… İşte kristal kase, Tibet kaseleri, davul ve yine sesle ilgili eğitimler aldım orada. Ve orada biraz daha… Ufkum daha da genişledi ve daha çok bilgiyle tekrar Türkiye’ ye geri döndüm.

Sonra da Peter Hess Akademi’ sinden ses masajı eğitimi aldım ve orada bireysel… Sesi bireysel olarak nasıl kullanabileceğimi öğrendim ve daha sonra pek çok çalışmalar yapmaya başladım. Pek çok alanda bulunmaya başladım. Tabi bu esnada artık kurumsal hayatı bıraktım ve tamamen sesi kendi hayat merkezime koyarak yoluma devam ediyorum.

 

Nilüfer Şenbecerir: Aslında hepimiz için belki, izleyen birçok kişi için veremediğimiz kararları vermiş, hayat mücadelesinde kendi yolunu bulmuş insanlardan birisin. Çok zor hani… Kurumsal bir hayatın içerisinde bazı kaygılar, bazı korkularla yönetilirken onu terk etmek çok kolay olmuyor ama senin, bir tarafta o sol beynini biraz daha dinlendirmek için, o stresten uzaklaşmak için kullandığın hobi alanı, belki de hayatının içinde tamamen var olur hale geldi. Bu hepimizin bir şekilde yolunu açacak, güzel yerlerden bir tanesi. Burada ses meditasyonu deyince, özellikle Almanya’ daki Peter Hess eğitimlerinden sonra da bunu, Almanya ekibi sağlık üzerinde de uyguluyor. Şifa üzerinde de uyguluyor. Bedensel aktiviteler, eğitim hayatında uyguluyor, birçok alanda uygulanıyor. Ses meditasyonu nedir, Cenk?

Cenk Güçbilmez: Ya ses meditasyonu, çeşitli ses araçlarını… İşte bunlarda şu an, genel olarak en çok kullanılan aletler; işte Tibet kaseleri, kristal kaseler, gong ve davul. Bu enstrümanları kullanarak, bu meditasyon dediğimiz pratiğin daha derinleşmesini aslında sağlamak. Hani özet olarak söyleyeceksek bu. Tabi bu ses meditasyonu esnasında… Şimdi normal meditasyonda, kendi kendinize yapmış olduğunuz meditasyonda, zaman zaman çok fazla derinleşemiyorsunuz. Bunun tabi biraz, aslında beyin dalgalarıyla tabi, çok alakası var.

Hani kendi kendinize yapmış olduğunuz şeyde çok fazla düşünce gelebiliyor. Dışarıdan efektler olabiliyor ve sizin tam anlamıyla o meditasyon haline, yani Alfa haline geçmenizi biraz zorlaştırıyor. Fakat ses bu anlamda size bir koruyucu, bir alan aslında, bir en başta sağlıyor ve o alan içerisinde kendinizi sese bıraktığınız zaman, kademe kademe beyin frekanslarınız değişmeye başlıyor. Beta’ dan Alfa’ ya, daha sonra da en güzel kısmı, Theta’ ya geçişi çok kolaylıkla sağlıyor.

Nilüfer Şenbecerir: Stres anında aslında stresle birlikte Beta beyin dalgasındayız.

Cenk Güçbilmez: Evet.

Nilüfer Şenbecerir: Bu hayatta kalmak için gerekli de bir dalga. Yani stres hayatımızda olmalı.

Cenk Güçbilmez: Aynen, aynen.

Nilüfer Şenbecerir: Çünkü bizi yöneten…

Cenk Güçbilmez: Tadında.

Nilüfer Şenbecerir: …tadında kullanmalıyız. Konsantrasyonumuzu, dikkatimizi arttıran bir beyin frekansı, var oluşumuzda. Ama bu frekansta dinlenemiyoruz. Yani beden kendisi için ‘Ben ne yapmalıyım?’ sorusunun cevabını bulamıyor, diğer konulara odaklanıyor. İşte bu anda Alfa’ ya inebilmek… Belki yatmadan önce, gün içerisinde biraz dinlenebilme şansımız olsa bu kadar çok şeyle uğraşmıyor olacağız.

Cenk Güçbilmez: Aynen.

Nilüfer Şenbecerir: Ama dinlenemiyoruz.

Cenk Güçbilmez: Aynen.

Nilüfer Şenbecerir: Yani gün içerisinde yaşadığımız stresin etkilerini hala akşam evde, çocuklara bağırırken, evde huzursuzluk çıkarken sürdürüyoruz. İşte o Alfa’ ya geçemiyoruz. Kendimizle kaldığımız anlarda dahi zihnimize gelen kurgular, korkular, kaygılar, oluşturduğumuz düşünceler bizi hala Beta’ da, hala bir savaş halindeymiş gibi tutmaya devam ediyor.

Cenk Güçbilmez: Aynen, aynen, aynen.

Nilüfer Şenbecerir: Bunun için birçok yöntem var aslında bahsedilen. Yoga, nefes, meditasyon, ses çalışmaları hatta dua etmek, kendimizle kalmak, inanç sistemleri… Hepsi bunlar için uğraşıyor. Bizi biraz Alfa’ ya çekmek için ‘Biraz dur!’ diyor, ‘Biraz dinlen!’ diyor. Biz çok duramadığımız anlarda da galiba, buradaki ses meditasyonunda kullanılan… Bunların ne kadar işe yaradığını hepimiz biliyoruz. Biz de… Ben de seninle birlikte deneyimleyen, bunları sunan birisi olarak biliyorum.

Cenk Güçbilmez: Ya hayatımızda denge çok çok önemli dediğin gibi. Yani Beta beyin dalgasında zaten olmamız gerek. Hayatımızı… Biraz tadında stres olması gerekiyor ki… Çünkü yani bu stres oranı olmasa, hareket etmezsiniz. O zaman bütün gün Alfa, Theta’ da olup böyle oturursunuz yani.

Nilüfer Şenbecerir: İnzivada kalman gerekir yani.

Cenk Güçbilmez: Aynen. Sürekli inziva halinde gibi olur ama bizim hani yaşama gelişimiz… Yani insanın aslında yaşama geliş nedeni oturmak değil. Tam tersi işte…

Nilüfer Şenbecerir: Deneyimlemek.

Cenk Güçbilmez: …kendini gerçekleştirmek, işte deneyimlemek ve kendini ortaya koyabilmek be tabi burada aslında stres unsuru yani hareket unsuru tabi çok çok önemli. Ama işte aşırı hareket, aşırı stresli bir ruh hali… İşte aşırı bir Beta hali bir süre sonra bizi kilitlemeye başlıyor. Hem en başta sağlığımızı etkiliyor ve zihnimizi etkiliyor. Zihnimizin daha berrak, daha akışkan şekilde çalışmasını da önlüyor. Tabi burada işte o yüzden gün içerisinde biraz hani Beta, biraz Alfa… Yani bunun dengesi olması gerekiyor.

Nilüfer Şenbecerir: Dinginleşmek gerekiyor.

Cenk Güçbilmez: İşte hani rahatlatıcı müzikler dinlemek… Hani bunların içinde aslında en önemli şeylerden birisi de o. İşte bu tarz böyle sesleri dinlemek. İşte dua etmek, artık hani herkesin kendisine göre…

Nilüfer Şenbecerir: Neyse inancı, evet.

Cenk Güçbilmez: …aslında sakinleştirici unsurları aslında hayatınızın içerisine adapte edebilmek çok çok önemli. Bu spor olur, yoga olur, yani hep bir şekilde…

Nilüfer Şenbecerir: Nefes olur.

Cenk Güçbilmez: …nefes olur. Hep bir dengesi olması gerekiyor. Benim hayatımda işte ses çok önemli bir faktör olduğu için ve benim de en iyi uyguladığım şey o olduğu için… İnsanlara hizmet anlamında verebileceğim en güzel alan olduğu için ben tabi, sese çok yöneldim.

Cenk Güçbilmez  Megareform profiline buradan ulaşabilirsiniz.

Cenk Güçbilmez Instagram hesabı buradan uaşabilirsiniz.

Yorum Ekle

© 2021 Megareform © Tüm hakları saklıdır.