Yeliz Akyurt: Sesimin gelip gelmediğiyle ilgili bir tereddüt yaşıyorum ama siz beni duyabiliyor musunuz? Öncelikle bir teyit edebilir miyim?
Emine Özcan: Süper.
Yeliz Akyurt: Teşekkürler, teşekkürler. Megareform olarak biz bir Mega Değişim sitesi olarak, yaklaşık Ekim ayından bu yana faaliyet göstermekteyiz. Bu dönüşüm, değişim sitesi; pilates, yoga, psikoloji, yaşam koçları gibi sektörde yer almaktayız. Eğitmenlerimizi, danışanlarıyla buluşturma hedefindeyiz. Bu akşam da Emine Özcan’la birlikte umarım keyifli bir canlı yayın sürdüreceğiz. Evet, Emine Hanım, sizleri bir tanıyabilir miyiz?
Emine Özcan: Teşekkür ediyorum. Her şeyden önce Megareform bence müthiş bir açığı gördü ve şahane bir platform olarak hizmet vermeye, büyüyerek devam edecek. Ve içinde olmaktan, bir parçası olmaktan kendi adıma çok mutluyum. ‘İyilik Hali’ dediğimiz, iyi olma haline o kadar çok ihtiyacımız var ki; özellikle bu pandemiden sonra. Kendimizi gerçekleştirmek, içe dönmek, ruhsal durumumuzun iyiliğinin sürekliliğini sağlamak… Sadece insanın, kendisinin iyi olması da yetmiyor.
Çünkü herkesin hasta olduğu bir ortamda iyi olmak, çok büyük bir sınav. O yüzden çevremizdeki insanların iyilik haline de destek olmak istediğimiz bir zaman dilimindeyiz. Aslında insanoğlu olarak deneyimlediğimiz bir alandayız. O yüzden buradaki ihtiyacı görmek ve insanın iyilik haline hizmet edecek tüm eğitimleri, bireysel hizmetleri bulabileceğimiz bir platform olarak bu karşılaştırmayı, kıyaslamayı da yapabileceğimiz bir alan açması, Megareform’ u gerçekten eşsiz ve benzersiz yapıyor.
Yeliz Akyurt: Biz çok teşekkür ederiz.
Emine Özcan: Uluslararası akredite profesyonel koçum ve beş yıldır koçluk mesleğindeyim. Ondan önce uluslararası müşteri ilişkileri yöneticiliği yaptım, bir 15 sene kadar. Dünyanın muhtelif yerlerinde, mühendis kimliğimle ama bu pazarlama alanında, program yöneticiliği yaptım.
Daha sonra hayatın şöyle bana ‘bir saniye Emine, sen burada değil başka bir alanda var olacaksın’ dediğinde, annelikle birlikte böyle sorgulandığım bir alanda ikinci üniversiteye gittim. Komple hayatımı yıkıp yeniden yapma cesaretini göstermek gibi bir seçim arasında kaldım.
Ve aile içi iletişim, marka yönetimi gibi ikinci üniversite, üçüncü üniversite hayatımda devam etti. Bu arada bir üç yıl kadar, konusunda… Ya sektöründe lider bir reklam ajansında metin yazarlığı yaptım ve sonra da kendi şirketimi kurdum. Ve insanlara daha farklı hizmet verebilmek için çocuk gelişimi okudum.
Dedim ki; tamam hadi, bu kadar okuyorsun falan da… Yani bir, bu olay… Öğrenmek, muhteşem bir şey. Ben, öğrenmek durduğunda insanın yaşlanacağını hatta ölüme hazırlanma sürecini başlattığına inananlardanım. O yüzden hayatımızda öğrenme, fark etme, bu merak hissini canlı tutma sürekli daim olsun diyenlerdenim.
Ama bunları da bir şekilde aktif ve kullanılabilir bir hale getirmek gerekiyor dediğimde uzunca bir süre danışmanlık yaptım, aile içi iletişim kimliğimle birlikte. Sonra danışmanlık kısmında, böyle oturmayan bir yerler oldu, benim felsefemde. Ve yolum koçlukla keşişti. Ve son beş yılda, artık kimseye ne yapması gerektiğini söylemediğimiz, insanların en iyi versiyonunu yakalayabilecekleri alanları görebileceği bir şekilde yol arkadaşlığı yapıyorum. Ve koçluk sektörünün içerisindeyim.
Son iki senedir de koçluk eğitimiyle birlikte, yolumuzun kesiştiği arkadaşlarla birlikte farkındalık denizimizi genişletiyoruz diyorum. Ve omuz omuza, sırt sırta birlikte gerçekten koçluk mesleğini hak ettiği değere taşıyacak koç arkadaşlarımızla birlikte var olmaya niyet ediyoruz. Üstüme düşeni de layığıyla yapmak için varım, buradayım ve devam ediyorum. Teşekkür ederim.
Yeliz Akyurt: Başarılarınız her daim olsun. Çok teşekkür ediyoruz. Koçluk deyince Emine Hanım, bize koçluğu bir ifade edebilir misiniz, rica etsek? Koçluk nedir? Yani bu günümüzde özellikle yaşam koçu, ilişki koçu, ebeveyn koçu… Birçok koçluk yapan… Alışveriş koçu bile var yani. Dolayısıyla koçluk nedir? Bir de sizden duymak istiyoruz.
Emine Özcan: Büyük bir keyifle… Şimdi koçluk, aslında bir tür iletişim alanı ve iletişim üstadı olmak gibi bir karşılığı var, koçluğun. Koçluk, temelinde dinlemek… Yargısız, böyle kendini karşındakinin yerine koymadan, hiçbir şekilde anlam yüklemeden… Karşımızdaki insanı dinleyip, sorularla onlara ayna olma hali. Yani kişinin bulunduğu yerden, gitmek istediği yere varabilmesi için o yolu şekillendirmesi konusunda sorularıyla ayna olup, kendi gerçekliğinde, en iyi versiyonunda o yolculuğu yapabilmesi için yol arkadaşı aslında.
Koç bu, koçluk da bütün bu sürecin tamamı diye söyleyebiliriz. Az önce o kadar güzel bir şey söylediniz ki; yani koçluk mesela, işte yaşam koçluğu olarak girdi hayatımıza. Benim eğitimini tamamladığım ekol şöyle der; yaşama koçluk yapılmaz, sisteme koçluk yapılır ya da duygulara koçluk yapılır.
Yani kişi, duygularından emin değilse, nereden başlayacağını bilemiyorsa, hislerini anlamlandıramıyorsa ve bir bocalama yaşıyorsa, netleşmesi için, berraklaşması için… O hani, zihin berraklığı dediğimiz, o soru işaretlerimizin cevabını bulduğumuz bir alan vardır ya… Bir “Aha! İşte bu ya, bunu arıyordum.” dediğimiz saniyeler vardır ya… İşte insanı, oraya götüren yol arkadaşı. Duyguya koçluk yapan koçlar ya da sistemin içerisinde…
Bu, bu… “Ben sürekli aynı şeyleri yaşıyorum” ya da “Biz kurumumuzda istediğimiz performansı bir türlü yakalayamıyoruz” dediğimizde işte orada da o sistemin, kurumun ya da kişinin en iyi versiyonunda kendini güncelleyebilmesi için, yine sorularıyla o yolu aydınlatan kişi, yol arkadaşı sisteme koçluk yapar. Haliyle koçluğun temelde ne olduğunu bilen kişi… Bu alt açılımlarda… Yaşama koçluk yapılmaz, evet ama ebeveynliğimize koçluk yapılır. Yani ebeveynken o duygularımıza, o anne olma, baba olma sürecimizde kendimizi kaybettiğimiz anlara, öğrenciye koçluk yapılır.
Yani öğrencinin hangi mesleği yapmak istemesi konusu, onu netleştirme çabasında… Özellikle akran zorbalığı yaşayan, 16 yaş üzeri çocuklar için en doğru ve kendisine en uygun duygu-düşünce-davranış bütününü fark edebilmesi için, öğrenci koçluğu tam olarak bu noktada vardır.
Ama Türkiye’ de birazcık öğrenci koçluğu; kişiye soruları verelim, testleri verelim, bunların takibini yapalım gibi bir alana gidiyor. Aslında bu öğrenci koçluğunun tam karşılığı değil. Bu birazcık eğitim danışmanlığı yani; seni sınava hazırlayacağız, tamam ama işte bunu yapacaksın, bunu yapacaksın, bunu yapacaksın.
Öğrenci koçluğu şunu yapar; şimdi, bunları yapman gerektiğini sen söyledin, bunları yapmak için motivasyonun ne? İşte koç, burada motivasyonu besler. Yani çocuğun çözdüğü soru sayısı değil, çözmek istediği ya da zorlandığı alanda ona destek olabileceği bir alan açar. Yani biz biraz holistik bakıyoruz. Bütün kavramları, işin içerisinde kişinin görmesini sağlıyoruz.
Çünkü insanoğlu o kadar zeki bir varlık ki; bazı alanları görmek istemeyiz. Bazı alanları bilmek istemeyiz ama koç size öyle bir soru sorar ki ve o soruyu, öyle bir zamanda sorar ki kaçacak yeriniz kalmaz ve dersiniz ki; Aha! Aslında ben bunu görmekten kaçıyormuşum, ben bunu bilmek istemiyormuşum. Aslında ben bunu isterken…
Emine Özcan: Kapatmak istediğiniz, o gerçeklilik haline yargısızca kişiyi taşıyan yol arkadaşıdır. O yüzden de kendimizi böyle bir koça emanet ettiğimizde, burada güven unsurunu oluşturduğumuzda şunu biliriz; kimse beni yargılamayacak, bana ne yapacağımı söylemeyecek, beni yönlendirmeyecek. Ben ne yapabileceğimi, ne yapmak istediğimi, kendi motivasyon kaynağımla ben bulabileceğim.
İşte o zaman zaten ‘kim tutar beni’ dedirttiğimiz sürece, doğru bir koçla beraberiz. Haliyle alışveriş koçu dediğimiz olayın karşılığı, bu koçluk tanımında var mı? Bunu, koçluk hizmeti alan kişi yorumlayabilmeli. Ya da öğrenci koçluğu hizmeti alan kişi, “Aldığım öğrenci koçluğu hizmeti mi yoksa süreç danışmanlığı mı?”… Bu aradaki denge, ancak bilgiyle ve bilginin doğru şekilde yayılmasıyla mümkün.
Uzmanın Megareform profil sayfasını incelemek için ; Emine Özcan
Kendisinin Instagram hesabını görmek için buraya tıklayınız.