Güzel ve Başarılı Yaşamın Formülleri – İpek Kabidan

İlal Şimşek: Efendim, hayatın olağan akışında bazen tıkandığımız noktalar ve profesyonel yardım almamız gereken durumlar olabiliyor. Bizler de bugün yavru vatan Kıbrıs’ ta İpek Kabidan’ ı ağırlıyoruz. Kendisi, profesyonel koç ve danışmanlık hizmeti sağlıyor. Nasılsınız İpek Hanım?

İpek Kabidan: İyiyim, teşekkür ederim. Hoş geldiniz, adamıza.

İlal Şimşek: Hoş bulduk, efendim. Şimdi son zamanlarda, özellikle de bu konuda, bize destek sağlayan bir sürü profesyonel koçla karşı karşıya kalıyoruz ama sizin yolculuğunuz nasıl başladı? Bu mesleğe nasıl atıldınız? Sizden dinleyelim.

İpek Kabidan: Birazcık farklı bir sektörden buralara aslında geldi, yolculuğum. 2003 yılında mezun oldum. İşletme ve Ekonomi Fakültesi mezunuyum. Tamamen aslında ayrı kutuplarda. Ama küçük kızımın doğumuyla, 2014 yılında farklı bir değişim oldu. Yani tamam, iyi güzel, iyi bir kariyerdi. Çok güçlü iş adamlarıyla, Kıbrıs’ ın çok bilindik yüzleriyle çalıştım. Çok da şanslı olduğumu düşünüyorum. Ama o geç vakitlere kadar çalışmak falan biraz beni zorlayınca, içindeyken hoşlandığım o kişisel gelişim… Çünkü yönetici olduğunuz zaman, mutlaka ki sizinle çalışan ekiple ilgili daha iyisini istersiniz ve bunun için de birçok eğitimler aldım, aldırdım…

İlal Şimşek: Evet.

İpek Kabidan: …o ekibe. Oradayken hep böyle çok farklı bir haz verirdi, bana bu alan. Ne zaman ki uzaklaştım, kızımın varlığıyla dedim ki; artık kendime bir ofis edineyim. Kendi işimi dışarıdan yapayım. Sanırım birazcık o yoğunluktan çıktıktan ve nefes aldıktan sonra bu alana girebilirim aslında. O kadar çok hoşlanıyorum ki… Hani ben de dokunabilirim. Yani önce bana dokunan, iyi gelen bir şey. Aslında birilerine verebilirim. Elçi olabilirim gibi.

İlal Şimşek: Paylaşmak istediniz aslında.

İpek Kabidan: Aynen, aynen.

İlal Şimşek: Bu fırsat da size nail oldu. Sonrasında kendinizi geliştirmek adına eğitimler aldınız.

İpek Kabidan: Aynen.

İlal Şimşek: Ki bu eğitimler klinik psikologluğa kadar gitmiş.

İpek Kabidan: Aynen öyle. Aynen öyle.

İlal Şimşek: Şu anda toplumun yaşamış olduğu da büyük bir stres ve kaygı ve bu, beraberinde depresyonu ve buna benzer hastalıkları da doğurmuş oluyor. Bu noktada ne yapabilirler?

İpek Kabidan: Şimdi, tabi ki depresyon birazcık daha farklı. Seviyeleri önemli bunun. Bununla ilgili bir uzmana başvurmak kesin ve şart yani. Depresyon, kendi başınıza halledebileceğiniz bir mesele değil yani. Kesinlikle bir psikolog veya bir psike… Eşliğinde çalışılması gereken bir şey. Yüksek kaygıyla ilgili ki en fazla… Mesela gündemimizde, özellikle Kıbrıs’ ta ve… Hani destek almak isteyip benimle de iletişime geçen birçok kişide… Kaygı bozukluğu, işte panik atak gibi… Şimdi nefes, bunlar için inanılmaz bir araç.

Neden öyle? Şimdi özellikle Mindfulness’ ın da geçmişine baktığımızda, ilaçsız birçok şeyin tedavi edilebileceği var ve kaygıyla ilgili de çalışmalar var. Yani bunlar, bilimsel bulgularla yapılan çalışmalar. Kişiye her şeyden önce dediğimiz şey; nefes alman çok önemli. Özellikle burnu kullanman önemli. Diyaframı çalıştırıyorsan eğer, nefes alırken karnının şişmesi çok önemli.

İlal Şimşek: Evet.

İpek Kabidan: Bu ne? Yeterli oksijen düzeyinin, tüm hücrelere gitmesiyle zaten bir rahatlama oluyor. Nefes, o kadar önemli ve yaşarken maalesef o koşuşturma içerisinde, bunu kaybediyoruz. Tabi bunu kaybettiğimizde sinir sistemi… Ters etkileri var. Yani ilk bozulan şeylerden biri, aslında ruhsal olarak hissettiğimiz şeyler. Ki düşünce bozukluğu olabiliyor, düşünceyle duygu bozukluklarımız olabiliyor. Bu, duygunun da bozulması demek zaten. Eylemin bozulması… Yani hareketin, davranışın bozulması demek. Yani yorgun hissetmeler, işe gitmek istememeler falan.

İlal Şimşek: Yani beynimizi, biz harekete geçiriyoruz.

İpek Kabidan: Aynen, aynen. Yani bunları anlayabilmek. Nefesin, Mindfulness’ te dediğim gibi… Yani kişiye verebilmek. Tabi ki yaptığınız sohbetler çok önemli. Yani danışanı karşınıza aldığınızda, onun size söyleyecekleri çok önemli.

İlal Şimşek: Bu bir süreci kapsıyor.

İpek Kabidan: Tabi ki. Yani onun hayata bakış açısı ne? Bunu anlamanız aslında… Nerelerde tıkanıyoruz? Sadece problemi olan bir kişi; otur, nefes al-ver, haydi şimdi anda kalıyoruz! O kadar kolay olmuyor.

İlal Şimşek: Aslında o işin…

İpek Kabidan: Ama konuşup biraz rahatlayıp… Aynen. Rahatlatıp hani bir… Belli bir akıştan sonra kendisine yetebileceği rahatlama kanallarını, araçlarını ona veriyorsunuz ve kendi başına yapıyor. Evde yapıyor, iş yerinde yapıyor. Ve sizinle olan o sohbetinizden alıp, aslında daha iyi oluş halini oluşturuyor, inşa ediyor.

İlal Şimşek: Peki, çok teşekkür ediyoruz. Çok keyifliydi, çok güzel bilgiler, donanımlı bilgiler verdiniz bize. Son olarak neler söylemek istersiniz, bizi izleyenlere?

İpek Kabidan: Özellikle son 1,5-2 yıldır… Yani pandeminin hayatımıza girmesiyle küresel bir sıkıntı yani. Yalnız değiliz, hiçbirimiz. Hepimiz bu sıkıntıyı yaşıyoruz ve bu sıkıntıyla ve bize getirdikleriyle nasıl başa çıkabileceğimize… Böyle, çok fazlasıyla odaklanmanın getirdikleri duygu… Yani bazen çaresiz hissedebiliriz, mutsuz hissedebiliriz. İşte bir ekonomik kriz var. İşsiz kalanlar var, hastalık kaygısını yaşayanlar var.

İlal Şimşek: Birçok problem var.

İpek Kabidan: Evet. Bunların hepsi… Evet, gerçek ve her şeyin gelip geçtiği gibi aslında bu süreçte geçecek. Belki bir yıl sonra… Bilemiyorum nasıl, nereye doğru gider? Ama kişinin kendinde kalması, kendini fark etmesi… “Bana iyi gelecek şeyler, neler? Ne yaparsam daha iyi olabilirim? Düşünce yapımı nasıl değiştirebilirim? Derin nefes alırsam bana iyi geliyormuş, bunu nasıl öğrenebilirim? Nasıl fark ‘anda’ olabilirim? Olduğum yerde, her neredeysem, geçmişe veya geleceğe takılmayabilirim?” Şimdi bilgi çağındayız. Bugün istediğimiz her türlü bilgiye, çok erken ulaşabiliriz. Herkese tavsiyem, iyi oluş yolculuğunda önce kendini kucaklasın, sonra ona iyi gelebilecek her şeyi kucaklasın, diyorum.

İlal Şimşek: Peki, ağzınıza sağlık. Çok teşekkür ediyoruz.

İpek Kabidan: Ben teşekkür ederim.

İlal Şimşek: Evet, sevgili izleyicilerimiz. İpek Hanım’ dan çok güzel ipuçları aldık. Kendisine çok teşekkür ediyor, kaldığımız yerden, programımıza devam ediyoruz.