Farkındalık Zararlı Olabilir Mi? – Hande Mistili

Farkındalık Zararlı Olabilir Mi? – Hande Mistili

Hande MİSTİLİ: Evet, Lale. Farkındalıklı bir yola çıktık.

Lale YILMAZ: Farkındalıklı bir yol, güzel tarif ama biraz daha açabilir misin?

Hande MİSTİLİ: Seve seve… Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışayım. Doğru farkındalığı kastediyorum aslında. Doğru görüşte, doğru konsantrasyonda olan bir farkındalıktan bahsediyorum. Kişiyi hırpalamayan, yormayan, yargıdan, eleştiriden uzak bir farkındalık. Daha yapıcı…

Lale YILMAZ: Peki, farkındalık ortaya çıkınca, doğru bir farkındalık senin tanımınla, ortaya çıktığında… ‘Bu farkındalıkla ne yapabilirim?’ endişesi de taşıyabilir miyiz?

Hande MİSTİLİ: Eğer farkındalık doğru değilse, yanlış bir farkındalıksa… Yani farkında olduğun konuda yargılayıcı, eleştiren, suçlayan, yüksekten uçan bir kartal gibi çok keskin ve duygudan yoksunsan… Evet, bu zararlı olabilir. Kendini ve çevreni çok hırpalayabilirsin ama önce kendini hırpalayan olmuş oluyorsun. Çünkü genelde oklar önce kendimize batırıldığı için amma velakin doğru farkındalığa geçildiğinde… Yani açık, yargısız, nazik, arkadaşça bir tutumla farkında olma haline an içine yerleştiğimizde, o zaman da hediyeleri topluyoruz.

Lale YILMAZ: Ne güzel anlattın! Peki, doğru farkındalık için ilk adım ne olmalı? Neyin farkında olmaktır?

Hande MİSTİLİ: Bence…

Lale YILMAZ: Ya da farkındalık içinde diyebiliriz, doğru demek yerine? Farkındalık için ilk adım ne olabilir?

Hande MİSTİLİ: İlk adım bence, kendimizi adımlamak olmalı. Kendimizi tanımaya, anlamaya dair bir ilk adıma ihtiyacımız var. Başlangıç noktamız orası. Buradan başlamadan çevreye, doğaya, her şeye dair farkındalık, belli bir yerde asılı kalıyor olacak. İlerlememize, yolda olmamıza yetmeyecek diye düşünüyorum. Sen ne dersin, sana nasıl geliyor?

Lale YILMAZ: Bana da şöyle geliyor… Şunu söylemek isterim ki; farkındalığın ilk adımının nefes olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu dünyada… İlk nefesle dünyaya geliyoruz ve ilk… Son nefesimizi vererek bu dünyadan ayrılıyoruz. Dolayısıyla aradaki yaşamda, farkındalığın kendimizle buluşma noktasının nefes olduğunu düşünüyorum. Yani kişinin nefesini fark ederek, aslında farkındalığa ilk adımını atmış olması. Bu da çok temel farkındalık becerilerinden bir tanesi…

Hande MİSTİLİ: Kesinlikle.

Lale YILMAZ: …olarak karşımıza çıkıyor, Mindfulness pratiklerinde. Mindfulness yolculuğunda… Tabi nefesi fark ettiğimizde de bedenle de bir farkındalık. Bu bedenin bize neler söylemeye çalıştığıyla ilgili de bir farkındalık geliştirmiş oluyoruz. Sanıyorum yola çıkmanın ilk adımı nefes farkındalığı. Sen ne dersin?

Hande MİSTİLİ: Evet, kesinlikle sana katılırım. Nefese sırtını verdiğin, nefese yerleştiğin ve oradan dikkati aynen bir bahçıvan gibi büyütmeye başladığın ya da bir marangoz gibi çıraklıktan, ustalığa doğru seyrettiğin bir farkındalığın içinde büyüme… Dikkati odaklama, dikkati geliştirme ve hayatta yaşananlara dair netliği kazanabilmek üzere pratik yapmaktan geçiyor ki, bizim de sekiz haftalık oturumlarda programımızda verdiğimiz, Mindfulness ve şefkat programının en ama en önemli pratiklerinden biri, senin altını çizdiğin nefes farkındalığı.

Lale YILMAZ: Peki, nefesi fark ettiğimizde, nefeste biz ne buluyoruz ya da bütün dikkatimizi nefese vermek nasıl bir söylem, nasıl yapabiliriz bunu? Belki bunun endişesini taşıyabiliriz, farkındalık yolculuğunda. Çünkü nefesle karşılaştığımızda ve nefesimizin ritmini ve alışkanlığını fark ettiğimizde, belki bu bizi başka bir telaşa götürecek. Bunu değiştirmeye çalışacağız. Belki de diyeceğiz ki neden nefesim böyle? O zaman yargıyı dahil etmiş olacağız işin içine. O zaman burada farkındalığın nelerini geliştirmeye odaklanıyoruz, neler yapıyoruz? Nasıl bir dikkat… Nefese verilen dikkat, nasıl bir dikkat?

Hande MİSTİLİ: Hani ilk başta konuştuk ya; ‘Doğru farkındalık’ diye… O kadar güzel bir yere getirdin ki; nefese dair de doğru farkındalık. Biliyorsun açtığımız programlarda öğrencilerimizden, katılımcılarımızdan bu karmaşayı çok yaşadıklarını duyuyoruz. Biz nefesimizi fark etmek istiyoruz, nefes pratiği çalışmıyoruz. Nefesi derinleştirmek, nefesi genişletmek, akciğer kapasitesini büyütmek, ciğerlerimizi iyileştirmek üzere çalıştığımız bir pratik değil bu.

Adı; nefes farkındalığı ve nefesin bedendeki duyumlarını fark edebilmek. Nefes alırken karnımda ne tür hisler oluşuyor, burun deliklerimden içeri nefes girerken neler hissediyorum, neler fark ediyorum? Yani nefesle böyle biraz haşır neşir olabilmek. Nefesine temas edebilmeyi kastediyoruz aslında. Doğru farkındalık devreye girdiğinde bu da doğru yolda ilerlemiş oluyor.

Lale YILMAZ: Yani birinci adım nefes, diyoruz ve nefesin… Aslında bedenimizde bir nefesin olduğunu, hepimizin nefes aldığını fakat o nefesin nasıl olduğunu fark etmek ve o nefesin bedene girdiğinde yolunu gözlemleyebilmek. İşte aslında dikkati verelim dediğimiz noktalardan bir tanesi bu; gözlemci olabilmek.

Nasıl olduğunu fark etmek ama bunu değiştirmek ya da bunun dışında farklı bir şey yapmak için çabalamamak, burada Mindfulness’ ın becerilerini bize gösteriyor aslında. Geliştirilebilir becerilerini ve o nefesi nerede fark ediyoruz; tabi ki bedenimizde. Onun için de Mindfulness’ ın en temel pratikleridir, nefes farkındalığı ve beden meditasyonları.

Hande MİSTİLİ: Kesinlikle.

Lale YILMAZ: Ve o nefesle, bedenle buluşmak… Evet, farkındalık dünyasına adım atmaktır, diye düşünüyorum. Sen ne dersin, bilmiyorum?

Hande MİSTİLİ: Bu ikisinin birleştiği yer, yuvana dönmek gibi geliyor bana. Hani en güzel tatile bile gitsek, o tatil dönüşünde evine vardığında, kapıdan içeri girdiğinde hissettiğin bir güven ve rahatlama duygusu vardır. Bir içerden, ‘Hımm… Oh be!’ hissedersin ya. Nefes ve beden farkındalığı arttıkça… Bence yaşadığımız duygu o; ‘Oh be! Emniyette ve güvendeyim. Evimdeyim, ilk yuvamdayım’.

Lale YILMAZ: Ama bunları her yerde okuyabiliriz. Her yerden duyabiliriz, izleyebiliriz. Bir nefes var, bir beden var. Bunun farkında olmak için uygulamamız gereken bir takım yöntemler var. Bunların hepsini dinleyebiliriz. Ama bunların her birini eğer kendimizde deneyimlemezsek, işte o zaman o farkındalıktan çok da söz edemeyiz. Çünkü fark etmemiz gereken bizim nefesimiz. Bu nefesi bir başkası almıyor, bizim yerimize.

Çünkü fark ettiğimizde ve o nefesi hissettiğimizde bir sonra… Şu anda ben sizinle konuşurken nefes alıyorum ve veriyorum. Bir sonra aldığım nefes bundan farklı. Bir de şuna çok değinmek istiyorum ki; nefesi burnumuzdan mı yoksa ağzımızdan mı alıyoruz, kısmı bile aslında bir nefes farkındalığı. Dolayısıyla dikkati sadece oraya yönlendirmek… Mindfulness’ la anlatmaya çalıştığımız, uygulatmaya çalıştığımız en önemli beceri, en önemli birinci adım; nefes ve beden farkındalığı. Ondan sonra ne geliyor?

Hande MİSTİLİ: Benim en sevdiğim konu geliyor; şefkat ve özşefkat. Bence bu yerkürede olmama halinin düşünülemeyeceği iki muhteşem olgu, kavram ve olma hali. Programın birinci aşamasında farkındalık, Mindfulness’ ı döşüyoruz, adım adım. Zemini oluşturuyoruz, temeli inşa ediyoruz ve üzerine şefkati, özşefkati, hayatın tadını çıkarabilmeyi ve rağmen… Zorluklara rağmen hayatın içinden geçebilmeyi… Pratiklerle, deneyimleyerek öğreniyoruz ve bu yetimizi geliştiriyoruz. Şefkat deyince benim yüzüme bir tebessüm yayılıyor, Lale. Çok huzurlu bir yer geliyor bana.

Lale YILMAZ: Peki, bu şefkat ortaya çıktığında… Daha doğrusu nefesimizi fark ettik, bedenimizi fark ettik. Peki, bir şeyler olmaya başladı, bir şey gördük. Hani bunu şöyle de ben… Hep bu metaforu kullanmayı seviyorum; odağı ayarlamak gibi. Bir fotoğraf çekerken ileri-geri ve artık bunları gözlemleyebiliyoruz. Evet, nefesimiz böyle, bedenimiz bize bunları söylemeye çalışıyor, onunla bağlantıdayız. Ama bir yandan da düşüncelerimiz var. Bunları yok sayamayız.

Hande MİSTİLİ: Evet.

Lale YILMAZ: Şefkat, evet. Şefkatle birlikte düşünceler de var. Çünkü biz burada anlatırken; ‘Nefesimizi fark edelim, Bedenimizi fark edelim’ derken, aslında bunların çok da kolay olmadığını, o bizim geveze dediğimiz zihnimizin bizi, ‘Ya bunlarla şimdi uğraşmasan, bak daha bunlar da var…’ diye yapılmamış işler, yapılacaklar, başka sorunlar, bir sürü düşünce arka arkaya geliyor.

Peki ya bu zihin, bu şekilde çalışırken biz hem nefes farkındalığı hem beden farkındalığı sağlamaya çalışırken; o da bir yandan çalışacak. Ne yapalım? Bunu durduralım mı, bunları yok mu sayalım? Yoksa o zihnin de bize ne anlatmaya çalıştığını mı görelim, yoksa o zihnin hallerini fark ederek ve bunları bilerek… Bunların yöntemlerini bilerek… O zihnin bizi aslında çekmeye çalıştığı tuzakları da mı gözlemleyebilelim?

Uzmanın Megareform profilini incelemek için ; Hande Mistili

Kendisinin Instagram sayfasını görmek için buraya tıklayınız.

Yorum Ekle

© 2021 Megareform © Tüm hakları saklıdır.