Türkiye’nin En Büyük Değişim Sitesi Megareform’da bu haftanın canlı yayın konuğu Psikolog Dilara Kutlukaya oldu. Yaşamımızda ne zaman bir psikoloğa ihtiyaç duyarız ? adlı söyleşimizi yaptık.
Dilara Kutlukaya: Merhaba hoş geldiniz nasılsınız
İnci Hocaoğlu: İyiyim teşekkürler siz nasılsınız?
Dilara Kutlukaya: Ben de iyiyim canım teşekkür ederim.
İnci Hocaoğlu: Hoş geldiniz, güzel bir cumartesi akşamından herkese merhaba.
Dilara Kutlukaya:Merhaba.
İnci Hocaoğlu: Şimdi sizi tanımayan takipçilerimiz için biraz bize kendinizden bahsetmenizi rica edeceğim. Bu arada takipçiler gelmeye devam etsinler. Onlara biraz süreç tanıyalım, ben de sizi tanımış olayım. Takipçilerimizde sizi tanımış olsun.
Dilara Kutlukaya: Tabii ben 3 yıl önce 29 Mayıs Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun oldum ve Psikolog unvanını aldım. 2 senedir de terapi yapıyorum online sistemi üzerinden. Aynı zamanda youtube kanalım var ve youtube kanalımda da insanları bilgilendirme amaçlı psikoloji videoları çekiyorum. Oradan da beni takip edebilirler. Ayrıntı ayrıntılı psikoloji bilgileri erişebilirler oradan da.
Ardından da gelişim Üniversitesinde yüksek lisans yapmaya başladım. Onu bitirmek üzereyim. Çok yakında Uzman Klinik Psikolog olarak danışanlarımla görüşmeye devam edeceğim.
İnci Hocaoğlu: Ne güzel, nasıl karar verdiniz psikolog olmaya?
Dilara Kutlukaya: Aslında bu çok garip bir hikaye. Normalde insanlar insanları iyileştirmek için giderler. Ben yazar olmak istemiştim, insanları anlamak istemiştim. Daha iyi nasıl yazarım, daha iyi, nasıl insan psikolojisini ifade ederim? Karakterleri daha iyi nasıl analiz ederim derken bir baktım kendimi burada buldum ama sonrasında psikolojiye aşık oldum. Yani ilk aşkım edebiyat, ikinci aşkım psikoloji diyebilirim bu noktada.
İnci Hocaoğlu: Aa ne kadar güzel peki yazıyor musunuz?
Dilara Kutlukaya: Evet, yazıyorum aslında bir romanım var inşallah bitecek.
İnci Hocaoğlu Çok güzel, evet yani psikolojiye girip de aslında yazar olmak için psikolojiye giren herhalde nadir insanlardan birisinizdir diye düşünüyorum bu anlamda.
Dilara Kutlukaya: Aslında kuramcıları baktığımız zaman beni çok şaşırtan bir şey oldu. Lisans hayatımda okurken birçok kuramcı gördüm ki yazar olmak istemiş bir şekilde sanata dahil olmak istemiş, sonrasında psikolog olmuş ya da bir kuram üretmişler ve buradan devam etmişler hayatlarına.
Bu kısım gerçekten çok ilginçti. Kuramcıların ortak özelliği diyebilirim ya da edebiyatta başarılı olamayanlar psikolojiye gidiyor mu diyebilirim acaba? Onu da bilmiyorum
İnci Hocaoğlu: Yo öyle de demeyelim bence, çünkü psikoloji çok değerli bir bilim
Dilara Kutlukaya: İşin şakası, şaka yapıyorum sadece.
İnci Hocaoğlu: Yani gerçekten çok değerli bir bilim. Hatta ben de bugün psikolog bir arkadaşımla beraberdim. Gündüz bütün gün onunla da konuştuk. Yani insan neden psikologa gitme ihtiyacı duyar? Üzerine de konuştuk.
Tam da bu akşamın konusunu aslında istişare ettik onunla ama sizden de dinlemek isterim aslında yani farklı ekoller varmış. Bunun için ben bunu bilmiyordum. Yeni yeni öğreniyorum.
Şimdi sizin bakış açınızla mesela insan neden psikologa gitmeli? Yani kendini nasıl bu ihtiyaca uygun hissettiğinde gitmeli bunu dinlemek istiyorum. Bu benim de kişisel merakım olduğu içinde soruyorum nasıl anlarız? Psikologa gitmemiz gerektiğini?
Dilara Kutlukaya: Tabii bunu şu şekilde açıklayabiliriz, aslında genel olarak evet, birçok kuram var, birçok ekol var ama birleştikleri ortak bir yer var. O da sağlılık sağlıksızlık kavramı. O da şunu söyler, yani kuramların topluluğuna baktığımız zaman biz eklektik yaklaşmayı yani bütüncül yaklaşmayı tercih ederiz.
Evet, birçok kuram vardır işte bilişsel davranışçı terapi vardır, kemoterapi vardır, gençler terapisi vardır ama bunların hepsinin birleştiği yer sağlıklının ve sağlıksızın ne olduğudur.
Tabii ki bütün kuramlar kendine göre açıklamalar yapıyorlar ama günümüzde hocalarımızın bize söylediği şey şu oluyor, bir kişi hayatında bir alanda sorun yaşıyorsa ve o an o olayları o alandaki olayları yönetemiyorsa orada psikologa gitmesi ve yardım alması gerekiyordur.
Mesela bunu bir örnekle açıklayabilirim atıyorum 30 yaşında bir adam düşünelim işte evlilik hayatında problem yok. Arkadaşlarıyla bir problem yok ama iş hayatında sorun yaşıyor ve bu bir iletişim problemi bununla ilgili psikologa gidebilir. Evet, belki de sadece patronuyla ilgili bir şeydir.
Belki adamla ilgili bir şeydir ama bu konuda bir sorun yaşıyorsa ve yardıma ihtiyacı varsa aslında o olayla baş etmek için ya da olayların yarattığı stresle baş etmek için bir insanla çalışmaya gidiyor diye açıklayabiliriz terapiye gitmeyi bilmek. Daha açıklayıcı oldu mu? Ben bu kuramsal kelimeleri kullanmadan biraz daha açıklayıcı anlatmaya çalışıyorum.
İnci Hocaoğlu: Bir insanla aslında bunu istişare etmeye buna bir çözüm bulmaya gidiyor. Çok doğru söyledin.
Dilara Kutlukaya: Aslında danışanın çözüm bulduğunu söyleriz. Biz terapilerde hiçbir zaman için biz bulmayız. Hiçbir zaman için yönlendirmeyiz ve yönlendirmeye kalktığımızda da danışan genelde reddeder zaten bu durumu.
İnci Hocaoğlu: Evet. Yani şimdi bazen aslında bu ihtiyaca düşmeden de gitmek gerekir mi? Psikologa mesela bunu bir bakım gibi düşünebilir miyiz?