Kişisel Gelişim Uzmanı Nazan Genç, “Siz kendinize değer verince o insan da size değer vermeye başlayacaktır. Sistem bu şekilde çalışır, kendine değer verene, herkes değer verir.” diyor.
Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Merhabalar, ben Nazan Genç. 1983 İstanbul doğumlu, evli ve bir kız çocuğu annesiyim. İlkokul, ortaokul ve liseyi İstanbul Eyüp Sultan’da tamamladıktan sonra 2 yıl bilgisayar ve muhasebe kurslarına giderek yaklaşık dört yıl çeşitli şirketlerde ön muhasebe uzmanı olarak çalıştım.
2016 yılında kişisel gelişim alanında seanslar ve daha sonra eğitimler almaya başladım ve bu alanda daha da kendimi geliştirmek adına şu an Yeni Pazar Üniversitesi-Psikoloji bölümü 3. sınıf öğrencisi olarak devam etmekteyim.

Bu alana olan ilginizi ilk ne zaman fark ettiniz?
2012 yılında nurlar içinde yatsın çok düşkün olduğum canım annemi üç yıl kanser tedavisinden sonra çok genç yaşta kaybettim. Büyük bir yıkım olmuştu benim için derin bir boşluğa düştüm, kabullenemedim ve depresyona girdim.
İki yıl kadar doktor tedavisi gördüm. Bu süreçte hep mutsuz ve huzursuzdum. Bana ihtiyacı olan bir kızım vardı ve evliliğimde de sorunlar başlamıştı. Buradan çıkmanın bir yolu olmalıydı, çünkü hayatı böyle yaşamak çok zordu. O dönemde sosyal medya aracılığı ile kişisel gelişim sayfaları takip etmeye ve sürekli araştırmaya başladım.
Bu alanla ilgilenmeye başladıktan sonra sizin hayatınızda neler değişti?
Alanında iyi birçok uzmandan dönüşüm seansları almaya ve kendimi çok daha iyi hissetmeye başladım. Amacım sadece kendimi iyileştirmekti. Bu alanda uzmanlaşmak gibi bir düşüncem yoktu başlarda. Hayatımda pozitif anlamda çok güzel açılımlar yaşadım; sadece fizik bedenden ibaret olmadığımı ruh, zihin ve bedenin uyum içinde olduğunda hayatın anlamını keyfini doyasıya yaşayabildiğimi fark ettim.
Uzmanlaştıktan sonra kendi hayatınızda değişiklikler oldu mu?
Uzmanlaştıktan sonra bedenimin, ruhumun ve kendi değerimin farkına varmaya başladım. Yeni ben ve eski ben olarak adlandırıyorum bu süreci. Eski benin sürekli şikayet eden, birilerini suçlayan kurban rolünde, hayata ve insanlara öfkeli ‘’neden ben?’’ diye isyan eden bir birey olduğunu fark ettim.
Yeni ben ise yaşadığı hiçbir durumun boşuna olmadığını, orada gelişmesi için öğrenmesi gereken bir öğreti olduğunun farkında olan ve yaşadığı hemen her durumun geçmişten gelen duygu durum travmalarla bağlantılı olduğunu ve gerçekten istediğinde bunları farkındalıkla çözülebileceğinin farkında olan öz güvenli pozitif çözüm odaklı bir birey haline geldi. Şükürler olsun.
u alana uzmanlaşmaya ve başka insanların hayatına dokunmaya karar vermemiz nasıl oldu?
3-4 yıllık depresyon sürecinden araştırmalarım sonucu içimde minik de olsa umutlar yeşermeye başladı. 2016 yılında sevgili Hocam Emel Çekici çıktı karşıma. Günlerce araştırdım ve önce kendisinden bireysel Regresyon seansı aldım. Bu seansta annemin yasını tamamladım.
Büyük bir farkındalık ve duygu dönüşümü yaşamaya başladıktan sonra kendisinden Spiritüel Regresyon eğitim aldım ve bu alanda kendimi geliştirmek adına yine alanlarında uzman eğitmenlerden Klinik Regresyon, Bioenerji, EFT(Duysal özgürleşme tekniği),Temel Master, Sarkaç, Kuantum Temel, Kuantum Master, Profesyonel Koçluk, Jaas (Jean Adrienne arınma sistemi, Spiritüel Dowsing, Kozmik Enerji, Beden Dili, Meditasyon Koçluğu vb. gibi elliden fazla eğitim aldım, almaya da devam ediyorum.
Kendi üzerimde çok çalıştım ve hala da çalışmaya devam ediyorum. Uzmanlaşmaya başladıktan sonra ve kendimde pozitif anlamda birçok değişim ve dönüşüm yaşadıktan sonra benim gibi( eski ben) birçok insan olduğunu düşünerek onların da yaralarını iyileştirmek, farkındalıklarını arttırmak ve dönüşümlerine aracı olmayı seçtim. Bu dönüşümlere aracı olmak benim için çok muazzam, ruhumu doyuran eşsiz bir duygu oldu.
Uzmanlaştığınız bu alan son zamanlarda oldukça popüler oldu, siz bu ilgiyi nasıl yorumluyorsunuz?
Enerjiler çok yükseldi, bizler enerji varlıklarız ve kendimizi ifade etme biçimimiz tam anlamıyla titreşim seviyelerimizle alakalı. Her an her saniye düşüncelerimizin yaydığı titreşimler hangi algı boyutunda olduğumuz ve düşünce yapımız hakkında bize ipuçları veriyor. Bireylerin farkındalıklarının arttığını görüyorum son zamanlarda, kişisel gelişim alanına ilgili duyulması ve kişilerin kendilerini geliştirme çabası içinde olması çok güzel bir durum.
Uzman olduğunuz alanda danışanlarınız en çok size hangi sorunlarla geliyorlar?
Danışanlarımda en çok depresyon, panik atak, anksiyete, öfke, değersizlik, yetersizlik, öz güven eksikliği, ilişki problemleri, kaygı, korku, para, iş, blokajları ve fiziksel hastalıkların ruhsal boyutundaki sebeplerini fark etmek ve dönüştürmek için, yaşanılan birçok duygu ve durumla ilgili gelebiliyorlar.
Özellikle odaklandığınız ve danışanlarınızda çözüm bulduğunuz alanlar nelerdir?
Benim uzmanlık alanım Regresyon; benim hayatıma dokunan, muazzam anda dönüşüm sağlayan bir teknik. Uygun olan her insanın yaşamında bir kez de olsa deneyimlemesini tavsiye ederim. Bu tekniğe uygun olan kişilerle her alana çalışabiliyoruz. Alanında uzman 3 ayrı eğitmenden klinik, spiritüel ve normal olmak üzere çeşitli Regresyon eğitimleri aldım.
Hepsini harmanlayarak kendimde geliştirdiğim ve uyguladığım bir teknik, danışanlarımın bana geldikleri hangi durum sorun olursa olsun sorunun artık bardağı taşırdığı noktadan başlayarak zincirleme olarak devam eden ve en köküne başlangıç noktasına gidene kadar teker teker birbirine bağlı ne kadar olay, durum, travma varsa yaşayarak neyi-neden yaşadığını fark ederek olayları değil olayların içindeki duyguları nötrleyerek, seansın sonunda tekrar olaya girdiğinde hiçbir duygu hissetmediği sıradan bir olay gibi gelen ya da pozitif şekilde başka bir sahneyle anda değişim ve dönüşüm sağlayan mucize bir teknik diyebilirim.
Bu tekniğin 3 günlük eğitimini veriyordum daha önce, şimdi üzerine çok daha fazla bilgi ve içerik ekleyerek haftada bir gün olmak üzere 16 haftalık süpervizyon da ekleyeceğim bir eğitim içeriği hazırlıyorum. Bu eğitimi kuantum hocam sevgili Betül Onurlu’nun akademisi olan Onurlu Akademi’de vereceğim.
Bunun dışında psikolog, yazar ve eğitmen Jean Adreene Miller’ın bir sistem eğitimi olan Spiritüel Dowsing eğitimi veriyorum. Spiritüel Dowsing (Sarkaçla Ruhsal Şifa ve Arınma), seans algoritması da içeren bütünsel çalışan bir sistemdir.
Öğrenmesi ve uygulaması çok kolay olmakla birlikte çok hızlı bir şekilde dönüşüm sağlayan bir yöntemdir.
İçindeki süreç algoritması sayesinde enerji alanınızdaki blokajları kolaylıkla ve en önemlisi güvenli bir şekilde arındırabilmenizi sağlayan bir yöntemdir. Süreç algoritması sayesinde hiçbir spiritüel bilgisi olmayan birisi için bile güvenle ve kolaylıkla kullanım olanağı sağlar. Çok güçlü bir arınma gerçekleşir.
Spiriteül Dowsing Klasik Sarkaç eğitimi, Klasik Sarkaç eğitimi değildir, Sarkacın enstrüman olarak kullanıldığı bütünsel bir şifa yöntemidir. Kitapçık ve bir harita ile uygulanır ve çok güçlü çalışır.
Bunların dışında bir de kadim bir bilgelik ve öğreti olan Hz. Süleyman’ın mühürleri eğitimi veriyorum. Hazreti Süleyman’ın mühürleri mistik şemalar içerir. Bu dünyadaki varoluşumuzun tüm seviyelerinde kendimizi geliştirmemize yardımcı olacak olan bu mühürleri nasıl kullanacağımızı öğrendiğimizde, hayatımızda pozitif yönde gelişmeler yaşarız.
Mühürler birçok alanda çok güçlü çalışır. Eğitim İçeriği;
- ‘’Hz Süleyman’ın Hayatı
- Mühürler nelerdir? Mühürler Nereden Geldiler? ve Efsaneleri…
- Gezegenlere Göre Mühürler -Uyumlamalar
- Enerji çalışması
- Meditasyon
- Hangi Mührü, Hangi Alanda Çalıştıracağız?
- Bolluk Bereket, Şan, Şeref, Zenginlik
- Kendimizi ve Evimizi Koruma
- Cesaret, Özgüven ve Fiziksel Hedeflere Ulaşma, Sağlık, İş Hayatında Başarı’’ ve birçok konu…
Eğitim sonrasında; Ders video kayıtları, pdf, dokümanlar, katılım belgesi ve katıldıkları her eğitimin yeni açılacak olan tüm mühürler eğitimlerine diledikleri kadar ücretsiz katılım hakkı sağlıyorum.
Kendinizi geliştirmeye ve bu alanda en son gelişmeleri yakından takip etmeye devam ediyorsunuz. Son zamanlarda neler yapıyorsunuz?
Kendimi daha fazla geliştirmek adına psikoloji bölümü okuyorum şu an 3. Sınıftayım. Buradan sonra da bu alanda Yüksek Lisans yapmayı planlıyorum. Alanında uzman psikologlardan psikoterapi ve benzer eğitimler alıyorum.
Spritüel alana da çok ilgili olduğum için bu alanda da ilgimi çeken eğitimleri almaya devam ediyorum. Yolculuğum devam ettiği sürece de heybeme güzel, yeni bilgiler ekleyemeye devam edeceğim.
Uzmanlık alanınızda gerçekleştirmek istediğiniz en büyük hayaliniz ve projeleriniz neler?
En büyük hayalim, uzmanlık alanımda kurucusu olduğum Ayışığı Akademi’yi daha fazla büyütüp başarılı öğrenciler ve eğitmenler yetiştirmek. Onlarla birlikte daha büyük kitlelere ulaşarak bireylerin kişisel gelişimlerine daha fazla katkı olmak.
Son yıllarda bu alana ilgi oldukça arttı. Özellikle sosyal medyada çok fazla bir bilgi kirliliği de yaşanıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Özellikle pandemi dönemiyle birlikte bu alana ilgi çok fazla arttı, bu güzel bir şey lakin bir iki tane eğitim alıp bu alanda uzman olduğunu düşünerek insanlara yanlış bilgiler aktaran, çalışmalar yapan birçok kişi olduğunu görüyorum maalesef.
Bunun da bir karması var tabi ki doğru bulmuyorum, bu kişilere öncelikle doğru kaynak ve bilgilerle bu vakti kendilerini daha fazla geliştirmeye harcamalarını ve kaynağından emin olmadıkları bilgilerin paylaşılıp uygulanmamasını tavsiye ediyorum.
Bedensel ruhsal ve zihinsel açıdan sizden hizmet alanlarda nasıl bir etki bırakıyorsunuz?
Farkındalık arttıkça değişim ve dönüşüm isteği otomatik olarak gelişen bir durumdur. Danışanlarımla yaptığım çalışmalarda ruh, zihin, beden dengesi üzerine çalışıyorum. Beden birçok duygunun somutlaşmış halidir ve kayıt tutar.
Zihin duyguların birçoğunun düşünce haline gelmesidir. Ruh ise hisseden, bilen ve insan olmanın gerekliliklerine en uyumlu şekilde yaratılmış, ancak soyut olduğu için elle tutmakta zorlandığımız ana parçamızdır. Bütün fabrika ayarlarımızın yüklü olduğu kısımda burasıdır. İşte asıl mesele de burada başlıyor.
Ruhumuz fabrika ayarlarına uyumlu olarak gönderiliyor ancak insanoğlu olarak bizler gerek zamanın gerek ebeveynlerimizin ya da toplumun gerekliliklerine uyum sağlamak için farkında olmadan küçük yaşlardan itibaren ruhun dengesini bozmaya onu kalıplara sokmaya çalışıyoruz.
Ana ihtiyacı sevilmek olan bu muhteşem yapıyı olmamış kavramlar uğruna üzüyor, kırıyor hatta parçalıyoruz ve bazen de fizik bedenimizi hasta ediyoruz. Fizik bedenimizin hastalanmasını ben ruhumuzun “beni artık duy ve gör çığlığı” olarak adlandırıyorum. Seanslarda özellikle ruhumuzda oluşan yaralara yani duygulara çalışıyoruz.
Yaşadığımız hiçbir şeyin boşuna olmadığını neyi, neden yaşadığımızın farkına vararak orada öğrenmemiz gereken öğretiyi alarak, yaşadığımız durumu kabule geçip duygularını pozitif olarak değiştirerek ruhun iyileşmesini sağlamaya çalışıyoruz. Ruh iyileşince beden ve zihin de iyileşmeye başlıyor ve çalışmalara devam ettikçe kişilerin farkındalıkları arttıkça daha olanı olduğu gibi kabule geçen kişinin ruh- zihin-beden dengesi uyumlu hale gelmeye başlıyor ve her şeye çok daha olumlu, mutlu ve pozitif olarak yaklaşarak yaşamına devam ediyor. Kısaca yaşamın tadına ve mutluluğuna erişmeye başlıyor.

Bazı insanlar potansiyelleri olmasına rağmen değişim için adım atamıyorlar. Bunun sebebi nedir?
Potansiyeli olmasına rağmen adım atamayıp harekete geçememenin sebebi; kişilerin inanç kalıplarına göre değişiklik gösterebilir lakin genel olarak değişim karşısında en sık rastlanan tutum, dirençtir. Aslında değişim hem istenen hem de korkulan bir süreçtir. Yaşamda direnç bazen iyi bazen kötü anlamlarda kullanılır. Dirence bu anlamı veren, kendisi değil direnilen şeydir.
Değişim ise bazen olumsuzluklar getirse de, ilerlemedir. Psikoanaliz’de direnç, bilinç dışının bilince gelmesini engelleme çabasıdır. Bu anlamda direnç bir nevi bilinçaltı tarafından kendini korumaktır. Bir yandan değişmeye çalışan birey, diğer yandan değişimi sağlayan sürece direnç gösterir. Direnç göstermeye görmezden gelmek, yok saymak yetmez yetmedikçe kötüleme başlar. Kötülemenin doruk noktası ise, değersizleştirmedir. Değersizleştirmenin tamamlanabilmesi için yerine
yüceltecek başka bir şey koymak gerekir. İnsanların psikolojik yapıları dirençlerini anlatabilir. Kontrolü kaybetme korkusu özellikle kendi hayatı üzerindeki kontrolünü kaybetme korkusu, kişide değişimi kabullenmeye engeldir. Değişim öncelikle istemekle başlar, sonra etkin bir şekilde başlatmayı ve eyleme geçmeyi gerektirir.
Gelişmenin ve olgunlaşmanın özü değişimdir bireysel değişikliğe gösterilen direnç kendi gelişimimizi, olgunlaşmamızı ve sorunlardan kurtulmamızı engeller. Bazen yardım arar ve değişmek istediğimizi söyleriz ama kendi değişimimize gösterdiğimiz direncin farkında değilizdir. Böyle bir dirence sahip olanların profesyonel yardım almalarını tavsiye ederim.
Yaptığınız işin ruhsal, psikolojik ve spritüel bir tarafı olduğu için bazı kişiler bu alana ön yargıyla yaklaşıyor. Böyle düşünenleri nasıl ikna etmek gerekiyor?
Ben kendi adıma bu kişilere saygı duyuyorum ve ikna etmek için de uğraşmıyorum. Kişinin kendi tekamül sürecinde uyanma zamanı gelmediyse ona ne anlatırsak anlatalım anlamayacaktır. Bazen danışanlarımın yönlendirdiği kişiler oluyor bilgi veriyorum sonrası kişinin kendi tercihi, ikna etmek gibi bir çabam olmuyor.
Sayfamda danışanlarımla yaptığımız çalışmalardan sonra yaşadıkları dönüşüm süreçlerini anlatan mesajları var, bunlar kişilere ışık olabiliyor. Zaten o kişinin değişim ve dönüşüm sürecine katkı ve aracı olacaksam o kişi bir şekilde beni buluyor, buna inanıyorum ve birlikte bir yol haritası çizip çalışıyoruz.
Kendi özel yaşamınızda ve arkadaşlıklarınızda analiz yaptığınız durumlar oluyor mu? Neler gözlemliyorsunuz ve neler fark ediyorsunuz?
Tabi ki çok fazla oluyor. Biz enerji frekansıyla yayın yapan varlıklar olduğumuz için, hangi frekanstan yayın yaptıklarını gözlemliyorum. Bazen kurban psikolojisi, bazen içindeki o küçük çocuğun yakarışlarını görebiliyorum.
Farkında olup alabileceğini hissettiğim arkadaşlarıma tavsiyeler tabi ki veriyorum, çalıştıklarım da oluyor. Söylediğim gibi, kendileri talep ettikleri sürece. Çok eskiden bu yana bu alana daha girmeden de arkadaşlarım arasında da hep tavsiye istenen danışılan biriydim.

Bu alanda faaliyet gösteren diğer uzmanlardan farklı olarak neler yapıyorsunuz?
Alan çok geniş gözlemlediğim kadarı ile bu alanda işini tamamen ticarete dökmüş, egosu fazla yüksek sadece para kazanmak için bu işi yapan birçok danışman ve eğitmenler görüyorum maalesef. Aynı zamanda kendime örnek olarak gördüğüm sadece insanlara gerçekten katkı olmayı seçen çok fazla danışman ve eğitimciler de var.
Bunlar için kazanç kapıları zaten hem maddi hem de manevi olarak çok daha güzel bir şekilde açılıyor. Farklı olarak danışanlarıma her zaman çalışmadığımız zamanlarda bile bana her zaman bir mesajla ulaşabileceği rahatlığını verdiğimi düşünüyorum ve uygun olduğum sürece dönüş sağlıyorum, tavsiyelerde bulunuyorum. Aramızda güzel bir bağ kurduğumuzu hissediyorum.
Hiç unutamadığınız bir danışan hikayeniz var mı?
Birçok danışanım panik ataktan muzdarip. Panik atak, şu anda hayatında ortada çok net bir problem olmamasına rağmen kendini gösteren ani panik hissinin kişiyi etkisi altına alma durumudur. Bu aslında bir çeşit anksiyete bozukluğudur. Panik atak hayatı çok zorlaştıran bir sorun olsa da, Regresyon seanslarıyla kaynağa inildiği anda, bu sorunu ortadan kaldırabiliyoruz.
Danışan kendini iyileşmeye kendini tamamen açmışsa bazen tek seansla bitebilirken geçmişte yaşadığı duygu durum ve travmaların yoğunluğuna bağlı olarak 2-3 seans da sürebiliyor.
Mesela öğretmen olan danışanım, adına Ayşe diyelim. Sık sık panik atak krizi geçirdiğini, yaşamını ve işini de olumsuz şekilde etkilediği sorunuyla başvurdu. Sık sık panik atak krizi
geçiren bu danışanımla seansa başladığımızda, babanın çok yoğun psikolojik sorunlar yaşadığını 14-15 yaşlarındayken babasının intihar girişiminde bulunduğu bir anısına gittik. Sonrasında da anne ve babanın sürekli kavga ettiklerini, babasından çok korktuğunu, annesine öfkeli olduğunu ve hiç sevgi görmediğini fark etti.
Bir başka örnekte 11-12 yaşlarında dedesinin ona bir şiddet uyguladığı yoğun korku, üzüntü ve değersizlik duyguları hissettiği bir anısına gittik. Cinsellikten de korktuğunu ve iğrendiğini belirten danışanımın 3-4 yaşlarında anne babasının cinsel birliktelik yaşadığını gördüğü, korktuğu ve iğrendiği anısına gittik.
Ve anne karnında 5-6 aylıkken annesinin babasından şiddet gördüğü, nefes alamadığı yoğun korku yaşadığı bir anısına gittik. Daha gerisi annenin de çocukluğunda benzer anılar yaşadığı birkaç sahneye gidip buradan da aktarım olduğunu, kaynağı da bulduğumuzda ve bu anılardaki duyguları nötrleyip başa döndüğümüzde artık anılardaki duygular tamamen yok olmuştu.
Anneden aktarılan negatif bağları da kestik. Sadece önemli olan anılardan bahsediyorum. Regresyonda tek seansta bazen 10 bazen 15-20 anıya gidebiliyoruz. Yoğun değersizlik duygusunda olan danışanımla 2-3 seans çalıştık ve panik atak sorunu tamamen biten danışanım, hayattan keyif alan ve kendi değerinin farkına varan mutlu bir birey haline geldi.
Siz hayatınızdaki dalgalı dönemleri nasıl atlatıyorsunuz?
Elbette insanız tekamülümüz devam ettiği sürece dalgalı dönemler yaşadığım oluyor. Böyle zamanlarda sürekli yaptığım ve danışanlarıma da tavsiye ettiğim bir niyet cümlem vardır. “Allah’ım yaşadığım bu durumdan sabrım bitti ve vazgeçtim. Burada alamam gereken dersi kolaylıkla almaya ve görmem gereken ne varsa kolaylıkla görmeye, fark etmeye ve durumu artık dönüştürmeye niyet ediyorum.
Bunu bana kolaylıkla göster, teşekkür ederim” diye niyetler yaparım, sorular sorarım. ‘’Bu yaşadığım durumun benim için değeri nedir? Bu durumu çözebilir miyim? Çözebilirsem nasıl çözerim?’’ Bazen kendi kendime çalışarak çözerim, bazen de direnç gösterir çözemezsem bu alanda güvendiğim arkadaşlarımdan destek alırım ve onlarla bu konulara çalışırım.
Bu alanda hizmet almak isteyenlere ne tavsiye edersiniz?
Hizmet almak istedikleri uzmanın öncelikle aldığı eğitimleri, belgeleri, ne kadar zamandır bu alanda olduğunu, seans geri dönüşlerini araştırabilirler. En önemlisi bir ön görüşme talep edebilirler. Enerjilerinin tutup tutmadığını hissedebilirler.
Kalp her şeyi bilir kalplerine sorsunlar; ‘’Bu kişiyle çalışmam bana fayda sağlar mı? Bu kişi benim için hafif mi? Ağır mı?’’ diye sorabilirler. Kalbine ilk gelen his doğrudur, tabi ki fazla beklentiye girmeden. Fazla beklenti her zaman direnç yaratır.
Sizin gibi profesyonel olarak bu mesleği yapmak isteyenlere ne tavsiye ediyorsunuz?
Profesyonel olarak bu mesleği yapmak isteyenlere öncelikle imkanları var ise Türkiye’de ya da yurt dışı üniversitelerinde psikoloji rehberlik ve benzeri bir alanda eğitim almalarını, kendilerini sürekli geliştirmeyi, etkili iletişim kurmayı, hoşgörülü ve farklılıklara karşı saygılı olmayı, aktif dinleme becerisine sahip olmayı ve enerji alanına ilgi duyuyorsa iyi bir uzmandan Kuantum Temel ve Kuantum Master eğitimlerini almakla başlamalarını ve kendi üzerinde kendilerini geliştirmek adına sıklıkla çalışmalar yapmalarını tavsiye ederim
Son olarak okuyucularımız için bir mesajınız var mı?
Geçmişte, kendimde ve danışanlarımda da en yoğun olarak gördüğüm duygu, değersizlik duygusu maalesef. Bu duygu bolluk bereketten tutun da sağlık, ilişkilerimiz, başarımız, her alanı etkileyen en temel duygu. Evet geçmişte anne babamızdan yeteri kadar sevgi, değer görememiş olabiliriz. Belki onlar da hiç tatmadı, öğrenmediler. Birilerini suçlamayı, yargılamayı artık bırakalım. Bu artık bizim bir birey olduğumuz ve artık kendi gemimizin kaptanı olduğumuz doğrusunu değiştirmez.
Bugün yaşadığın her sorunun kaynağı, İçindeki o küçük çocuk yaralı. Lütfen o çocukla iletişim kur. O çocuk senin onu duymanı, sevmeni olduğu gibi kabul etmeni bekliyor. Evet bunu sadece sen yapabilirsin, al o çocuğu karşına, sarıl ona sıkıca.
Sevgini hissettir “ben geldim lütfen beni affet, artık seni duyuyorum, seni görüyorum, seni olduğun gibi seviyorum ve kabul ediyorum” de ona. Sıkıca sar, sarmala, ne istiyor sor belki oyuncak belki pamuk şeker.
Gözlerinin içindeki o mutluluğu görene kadar kal yanında, bu buluşmayı sıklıkla yap. Bak bakalım hayatında neler değişecek. Kendinize değer verdiğinizi, kendinize gösterecek şeyler yapın.
Maddi durumunuzu zorlamadan kendinize kaliteli bir şey alın, kaliteli bir restoranda kendinize yemek ısmarlayın, saçlarınızı yaptırın. Özellikle eskiden yapmadığınız ama yapmayı aslında istediğiniz şeyleri yapmaya başlayın. Size değer vermeyen insanlara karşı kendinizi kapatın. Eğer hayatınızdan uzaklaştırma şansınız varsa uzaklaştırın, yoksa en azından o kişi ile birlikteyken içinizden sürekli ”falancadan gelen olumsuz etkilere ve enerjilere karşı kendimi kapatıyorum” diye tekrar edin.
Şunu da unutmayın! Siz kendinize değer verince o insan da size değer vermeye başlayacaktır. Sistem bu şekilde çalışır, kendine değer verene, herkes değer verir. Sabahları aynanın karşısına geçin, gülümseyin ve birkaç kere “ben çok değerliyim ve değerli olan her şeyi hak ediyorum” diye tekrar edin.
Başlarda buna inanmayabilirsiniz, hatta size zor gelebilir ama yaptıkça inanmaya başladığınızı göreceksiniz. Başkalarına değer verin ve verdiğiniz değeri her fırsatta gösterin. Başkalarına ne kadar değer verirsek, kendi değerimizi o kadar büyütürüz.
Neden- sonuç yasası gereği başkalarına değer vermeyen bir kişi, kendi içinde de özdeğer geliştiremez. İnsanların değerli yönlerini görmeye çalışın ve değerli taraflarına odaklanın. Bunu her gün kendinize hatırlatın.
‘’Allah’ım, ben milyonlarca olasılıktan sadece bir tanesiydim. Beni sen seçtin, sen istedin, sen yarattın. Senin tarafından istendiğim ve seçildiğim için şükürler olsun!” Unutmayın, siz seçilmiş ve istenmiş bir insansınız!
Sizin asıl değeriniz buradan geliyor. Siz zaten değerlisiniz. Tek sorun henüz bunu görememiş olmanız. Yukarıdaki çalışma size değer vermeyecek, sadece sizin gerçek değerinizi görmenizi sağlayacak.
Varlığının evrene kazandırdığı anlamı tam olarak biliyorum. Hepimizin bir ve bütün olduğu bu evrende sen olmasaydın bir yanım hep eksik kalırdı. Asla bütün ve tamamlanmış olamazdım. Hiçbir şey olmak zorunda değilsin! Hiçbir şey yapmak zorunda değilsin!
Hiçbir şeyi başarmaya da ihtiyacın yok! Sen olduğun gibi, varoluşunla çok değerlisin! Hatalarına rağmen, pişmanlıklarına rağmen, aldanmalarına ve aldatmalarına rağmen, aklına bile getirmek istemediğin anılarına ya da acılarına rağmen, her şeye rağmen sen çok değerlisin!
Sen olmasaydın ben hep yarım kalırdım. Hepimiz hep yarım kalırdık. Evrende büyük bir boşluk olurdu. Evren boşluk sevmez, boşlukla var olamaz. Sen o kadar değerlisin ki, sen olmasaydın bu evren nasıl bir yer olurdu, ya da olur muydu inan bilmiyorum.
Kendi gerçek değerini anlamak için yapacağın her çalışmada seni tüm kalbimle destekliyorum ve ihtiyacın olduğunda ben buradayım. En kısa zamanda değerini tam olarak anlamana niyet ediyorum. Hepinizi çok seviyorum. Kalbimden kalbinize kocaman sevgiler….