Herkese merhaba;
“Bu ay sizlere “Düşen Enerjiler Nasıl Artırılır?” bundan bahsetmek istiyorum.
Niye bu başlığı seçtim: Çünkü 2 hafta süren ve hala tam olarak geçip gitmeyen grip benzeri bir rahatsızlık ve aslında “İYİLEŞME KRİZİ” dediğimiz bir süreç deneyimliyorum.
Çoğumuz bu durumda olabilir, biliyorum.
Aslında yapılması gereken pek çok işim vardı. Atölyelerim var, bireysel seanslar var. Ev işleri var. Sosyal ve aile hayatı var. Derken bazı dışsal çözülmesi gereken işler ve sorumluluklar var ama HİÇ HALİM YOK.
Bazen senin de başına geliyor. Değil mi?
İnsanın hali yokken de bütün bunları yapacak bir isteği de olmuyor. Zaten gidip gidip yatasım, bol bol uyuyasım, hiç bir şeyi düşünmeyesim oluyor böyle zamanlarda.
Ben de öyle yaptım. Bol bol uyudum. Tuhaf rüyalar gördüm. Dinlenme taklidi yaptım ve sonunda biraz topladım. Fakat o minnak burunlar akmaya devam ediyor.
Pek çok danışan ve öğrencilerim, diğer çevremdekiler hep benzer şeyleri deneyimliyorlardı. Yalnız değildim. Olee! Yaşasın. İnsan bu süreçleri bile yalnız geçirmek istemiyor. Yalan mı?
Ayaklandık ama geçti mi o kafadaki tuhaf baskı hali? Sanki kafa ile beden aynı kişiye ait değil gibiler. Danışanlarımdan bir kaçı, depresyona girdim, bir benim başıma geldi sandım, demek ki genelmiş, diyip sevindi.
İşte düşünün, böyle bir zamandayız. yalnız değilim diye seviniyoruz…
Fakat enerjiler hala toplayamadı. Bu gezegenler de bir yerinde duramadı. Yıllarca aylaklık etmişler de, son yıllarda patronun gözüne girmek için koşturup duruyorlar gibi değiller mi? Bana mı öyle geliyor? Hele bir oturun gözünüzü sevim. Şaftımız kaydı, gözümüz döndü. Pod&Poc&Povad’s = (Access Bars arınma ve iptal cümlesinin kısa hali)
Tamam artık, olan oldu, düşen düştü.
Şimdi ne yapabiliriz de düzeltibiliriz bu durumu?
Bence böyle süreçlerde mümkün olduğunca uyuyun. Tabii uykunuz geliyorsa.
Uyumak hücreleri yeniler. Beden dinlenme moduna geçer. Kendini onarır. Üstelik de yeni düşünceler ve stres üretmezsin. İyi gelir yani.
Bir diğeri bence mümkün olduğunca bırak işi gücü, direnmeyi, çabalamayı, koşturmayı, fazla düşünmeyi ve diğerlerini…
İnsanı bu moda sokan aslında duygularının ve düşüncelerinin çokluğudur. Farkında olmadan üstüne aldığı yükler, fazla kişi ile etkileşim içine girmek, fazla dolaşmak, koşturmak ve dinlenmek için kendine vakit ayırmamaktır.
Sen kendin kendine bu alanı tanımazsan beden ve zihin eror verir ve ister istemez sen de kendini bu alana çekersin. O büyük ve akıllı makine işini bilir.
Kendine güven. Bunu yapmazsa belki ileride daha da ağır bir program ile seni zorlar muhtemelen. Eminim bu hiç iyi olmaz. O yüzden çok şükür ve bundan daha iyi nasıl olur! (Bdino?)

Sirkeli ve tuzlu su ile duş al.
Ayaklarını yine aynı karışımın içinde 15 dakika tutarak detoks yap. Böylece suya ver tüm negatif enerjiyi.
İmkan varsa toprağa çıplak ayak bas. Doğa yürüyüşleri yap. Su ve toprak ile vakit geçir.
Gül yağın olsun evde. 320 MHz enerji ile en yüksek frekansa sahip bitki. Anında enerjini yükseltir.
Gül yoksa diğerleri de olur. Hepsi senin olduğun frekanstan daha yüksektir. Emin ol.
Et tüketimine ara ver. Zira frekansı çok düşük ve seni de aşağı çeker. Onun yerine bol su iç. Bol yeşillik ye.
İstersen de sevdiğin yiyecekler için kendine özgürlük tanı. İyileşince eski moduna dönersin.
Komedi filmi, komik videolar ve kafa dağıtan, sana kahkahalar attıran filmler izle. Seni hayal dünyasına iten ve ruhuna iyi gelen diğerlerine de yer ver. Modun varsa kitap da okuyabilirsin.
Seni sevdiğini bildiğin birine sıkıca sarıl her gün bir kaç doz.
Kendini fiziksel olarak iyi hissediyorsan bütün evi sil süpür.
Bu gerçekten inanılmaz iyi geliyor çünkü negatif enerji yere çöküyor. Yerlerde birikiyor ve seni de aşağı çekiyor. Buna çok dikkat ettim. Dene bak, cidden çok farkediyor.
Koltukları, yatağını, yastıklarını da çırp havalandır.
Evde evcil hayvanın varsa biraz onunla ilgilen. Onu sev, onu temizle, onu besle. Aynı şekilde bitkilerin varsa biraz onlarla ilgilen. Bunlar da senin enerjini yükseltecek.
Bitirmen gerektiğini düşündüğün bir işin varsa, yapman gereken bir şey… Onları yap bitir. O dolabı topla. O aynayı sil. O kutuyu boşalt. O kişiyi ara. O işi teslim et. O adımı at. O şeyi hayatından çıkar ya da hayatına kat. Çok düşünmeden hemen yap ve aradan çıkar. Bazen çok düşünmek onu ötelemene sebep olur. Bu da daha fazla yük tabi.
Duygusallaştığın böyle zamanlarda hayatında olan kişilere karşı içsel kırgınlık, kızgınlık, öfke ve benzeri bir duygun varsa ve sürekli zihninde dönüp dolaşıyorsa hakkında enine boyuna düşün. Onu masaya yatır ve neden böyle hissettirdiğine bak.
İster yaz. İster gözler kapalı düşün. İster aynada kendi kendine konuş. Ama artık onu görmezden gelme. Çünkü dosya kapanmayınca gözünün önünden hiç gitmeyecek. Biz unutsak bile bilinçaltı hiç unutmaz. O kan davası güden takıntılı biri gibidir. O dava görülecek. O kadar…
İçsel hesaplaşmalar hesapların en güzelidir. Çünkü kendisini doğru ayarda ve şekilde yaparsan sana rahatlık ve konfor sunar.
Boşu boşuna kendine yük ettiğini anlarsın.
Affetmen gerekenler ve hayatından çıkarman, barışman gerekenler varsa YAP GİTSİN.
Hem bazen biz affetsek bile Allah affetmez bebeğim.
Yani diyorum ki, yanına kar kalacak sanıyor ve direniyorsan, bu işin karması var, öğretisi var, sınavı var. Öyle kolay kolay işin içinden sıyrılıp gidemez. Merak etme. Sen sadece kendini özgürleştir tatlım.
Çünkü bu kendine yapacağın enfes bir iyilik. Ne çekicen ölene dek milletin yükünü be bacımmm! Koyver gitsin. SERBEST bırak.
SERBEST BIRAK demişken; zamanında canını çok yakan ve senin hayatını sana bile zehir eden bir travman, bir sırrın, bir yükün varsa onu kolayca bırakabileceğini de bil. O yükü taşıyarak yalnızca kendini cezalandırmaya devam ediyorsun. BİL! Bir uzmandan destek al. Olmadı birine içini dök. Yapamıyorsan onu yaz ve yak. Küllerini savur. İyi gelecek. DENE!
Bizi hasta eden şeyler zihinseldir. Sebepleri de duygu, düşünce, inanç ve bilinçaltı programlardır. Bunları bize hissettiren yaşanan travmalar ya da karmatik olaylardır.
Çözümü de; ben bunu neden seçtim? ( Evet, bu yaşamda olan herkesi, her şeyi biz seçiyoruz!)
Bu bana ne öğretiyor?
Öğretiyi anladım mı?
Bu öğreti bana pozitif ne kazandırdı?
Ben bu kazanımı tüm öğretileri bitirdiğim zaman da almaya devam edemez miyim?
Şimdi bunları bırakmaya hazır mıyım? Delete yapıp, silecek miyim?
Çöpü boşaltacak mıyım?
Yeniden başlamaya hazır mıyım?
Bu soruları cevapla ve tüm bunların imkanlı olduğunu bil.
Canım benim; hepimiz aynı yolun yolcusu olsak da, hepimizin gittiği yol aynı değildir.
Aynı yolu aynı hızla gitmeyiz. Hepimizin temposu, kullandığı araçlar. Mola verdiği yerler. Yanına aldığı yol arkadaşları, onlarla iletişim şekilleri ve mizacı farklıdır. Kimse de kimse ile aynı olmak zorunda değil. Senin hayatın sana has. Kendini ve hayatını al kabul et. Bu hayat da senin, sen de seninsin. Evet! Şimdiye kadar böyle gelmiş ama şimdiden sonra böyle gitmek zorunda değil.
Hadi topla düşenleri, faydalı olanları al çantana, diğerlerini at çöp kovasına. Daha sağlam adımlarla kendine güvenerek yol al. Enerjin bol olsun ve öyle de oldu bile… Bdino?
Sevgilerle…