Kalbimiz Tek Pusulamızdır – Aslı Bostancı

Editör

Ses Terapisti Aslı Bostancı, “İnsanlar kendilerini keşfetme süreçlerinde derinleştikçe bedenden başka gidilebilecek bir yer olmadığını deneyimliyorlar. Bu nedenle ses, hareket ve titreşimlere yönelmek doğal bir süreç bence.“

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

En basit haliyle uzun senelerden beri ses çıkartıp dans ediyorum diyebilirim. Koreograf, dans/performans sanatçısı, akademisyen ve ses terapistiyim.

Uzmanlığımı öncelikle dans alanında geliştirdim Türkiye’de Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde çağdaş dans üzerine ve Fransa’da koreografi/ dansçılık üzerine lisans programlarını tamamladım.

Aynı zamanda MSGSÜ Çağdaş Dans Bölümünde yüksek lisans ve doktora/sanatta yeterlik programlarını tamamlayarak Ses ve Bedenin Bütünselliğini araştırdığım master ve doktora tezlerimi yayınladım ve böylelikle ses beden alanında Türkçe kaynak oluşturdum. 2010 senesinden beri MSGSÜ’de akademisyen olarak çağdaş dans alanında eğitmenlik yapıyorum.

Dansla olan derin ilişkim beni sezgisel olarak sesle çalışmaya yöneltti. Sesin bedenimin bir uzantısı olduğu hatta bedenimin ses olduğu gerçeğini idrak etmeme hareket aracılığıyla genişleyen sezgilerim vesile oldu.

Kendi sesimi bedenimin içerisinde sezgisel hareket yoluyla deneyimledikçe, hayatımda ve bedenimde büyük sağaltımlar ve dönüşümler yaşamaya başladım.

Ben kendime ne yapıyorum dediğim noktada da bu beni ses terapisini ve frekansları daha derinden anlamaya ve araştırmaya yönlendirdi. 2018 senesinde İspanya International Association of Sound Therapy’de ses terapistliği eğitimini tamamladım.

2017 senesinden beri de ses ve hareket odaklı araştırmalarımı Ses Beden ismi altında toplayarak, geliştirdiğim Ses Beden Pratikleri ile Türkiye’de ilk kez Ses Beden Buluşmaları, Atölyeleri ve Performansları ismiyle paylaşmaya başladım. Gerek sanat çalışmalarımı, gerek ses terapisi uygulamalarımı ve dans eğitmenliğimi yurtiçi-yurtdışında geliştirerek paylaşmaya devam ediyorum.

Enstrümanlarımla, sesimle ve bedenimle yaratıcı enerjiye kanallık yapmak, doğayla bağlantıda kalmak ve bu bağlantıyı hatırlatmak, birlikte sesler çıkartmak, kedi sevmek, şelalelerde yüzmek hayat dansını deneyimlemenin en güzel yolları benim için.

Bu alana olan ilginizi ilk ne zaman fark ettiniz?

Sese ve dansa olan ilgim küçük yaşlarda başlamıştı. Orta okuldayken dansçı olacağımı biliyordum. Ses Terapisine, sesin hayatımdaki dönüştürücü gücüne yönelmem de 2014 senesinde The Last Unicorn isimli koreografimin yaratım sürecinde tam olarak farkındalık kazandı.

Bu alanla ilgilenmeye başladıktan sonra sizin hayatınızda neler değişti, hangi alanlarda açılım oldu?

Ses ve titreşimlerin içerisine çekildikçe kendi ses potansiyelimi bedenimin bir yankısı olarak deneyimlemeye başladım. Bedenimin içerisindeki seslere izin verdikçe kendi kendime ses ve hareket terapisi yöntemleri uygulayarak bedenimde derin sağaltım uygulamaları yaptığımı fark ettim.

Olayları algılama biçimim, insanlarla ve bedenimle olan ilişkilerim çok hızlı ve yıkıcı da diyebileceğim şekilde dönüşmeye başladı. Bu dönüşümü bir şekilde çok da bilinçli olmayarak hayatıma sanat aracılığıyla çektim ve hayatım alt üst oldu diyebilirim. Şems Tebrizi’nin “Düzenim bozulur hayatım alt üst olur diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden iyi olmayacağını?” deyişini ancak belli bir zaman sonra kavrayabiliyor insan.

Bu büyük değişimi, yıkımı ve yeniden inşa sürecini algılamak, sindirmek ve kabul etmek zaman alıyor. Ben evrenle hizalandıkça, bedenimi evrensel enerjiyle kendi sesimle akortladıkça hayat beni farklı, akışkan, daha sağlıklı düşünebildiğim ve daha rahat nefes alabildiğim bir yola sevk etti diyebilirim.

Uzmanlaştıktan sonra kendi hayatınızda ruhsal zihinsel ve bedensel olarak değişiklikler oldu mu? Neleri fark ettiniz?

Bu ruhsal, zihinsel ve bedensel değişimleri uzmanlığa geçmeden önce deneyimledim. Bunları deneyimleyebildiğim ve bedenleştirebildiğim için de uzmanlık olarak paylaşabilmeye başladım. Tabi ki süreç ve gelişim her an devam ediyor.

Ruhsal, zihinsel ve bedensel dengelenme dönüşüm sürecimin bir sonucudur. Aslında bu gelişim ve dengelenme hali hiçbir zaman sonlu ve sabit değil. Bu süreçte dengelenmenin yöntemlerini kendi içimden öğrenmek beni çok daha akışkan ve esnek hale getirdi. Sabit bir ben olmadığı, sürekli olarak değişen ve gelişen bir varlık olduğumu algıladım.

Beden sabit bir yapı olmadığı ve her gün yeni enerjilerle değişmeye devam ettiği için her an yeni bir denge var aslında. Bu nedenle evrensel enerjiyle uyumlanmak sürekli olarak denge noktasına doğru hareket edebilmeyi ve bunun için gerekli olan araçları kendi öz kaynağımızdan bulabilmemizi gerektiriyor. Bu insanın özgürlüğüdür.

Bu süreç beni; öz benliğimi, kalbimin sesini ve ilhamını dinlemeye yönlendirdi. Meditasyon ve derin tefekkürle kendimi iyileştirebilmeyi öğrendim. İnsanın kendi kendine iyi gelebilmesi ve aracılardan arınarak basitleşebilmesi ise öğrendiğim en büyük derslerden biri oldu.

Bu alana uzmanlaşmaya ve başka insanların hayatına dokunmaya karar vermemiz nasıl oldu?

Dans etmeye başladığımdan beri asistan olarak derslere girmeye de başlamıştım. Dans eğitmenliği doğal olarak dansçılığımla birlikte gelişmeye ve ilerlemeye başladı. Her zaman çok değerli eğitmenlerimin desteği ve teşviği de benimle beraberdi yine de çok doğal gelişti her şey.

Şu an 14 senedir MSGSÜ İstanbul Devlet Konservatuarı’nda dans eğitmeniyim. Ses terapisi alanında da 2017 senesinde Ses Beden Pratikleri üzerinden Ses Beden Buluşmalarıyla paylaşımlarım başladı. İspanya’da bu işin eğitimini tamamladıktan sonra da bunu ses yolculukları, ses terapi seansları ve ses terapisi eğitim kampları takip etti.

Ses ve beden arasındaki bütünsellik ve geçirgenlik heyecan verici bir alan. Bunu deneyimlemek, geliştirmek ve paylaşmak yine süreç içerisinde kendiliğinden oldu. Kendi dans pratiğim, eğitimlerim, performanslarım ve hayatım paraleldir. Hayatımda yaşayarak deneyimlemediğim bir şeyi aktaramam.

Aynı zamanda sanat çalışmalarım ve yaratımlarımda da tüm bu süreçlerin izlerini taşıyorum. İnsanın yaratıcı enerjiyle akış içerisinde olabilmesinin en harika yolları bence dans etmek ve şarkı söylemek-ses çıkartmak.

Bu eylemler içimizdeki ilhamı, yaratıcı gücü ateşler ve bizi doğal olarak ruh, beden, zihin dengesine sokar. Bu da evrensel enerjiyle hizalanmaktır. İnsanın en büyük ihtiyacı ve amacı aslında budur. Bu hiza öyle bir noktaya taşıyacak ki bizi sonsuz bir anda her şey kaynakla bir nabız olacak.

Uzmanlaştığınız bu alan son zamanlarda oldukça popüler oldu, siz bu ilgiyi nasıl yorumluyorsunuz?

Ses ve titreşimler insanoğlunun gelişiminde ve iyileşme sürecinde kadim çağlardan günümüze taşınan bir külliyat. Bu alan bilimsel olarak da oldukça köklü araştırmalar, incelemelerle de destekleniyor. Bu noktada hem maneviyatı hem de bilimselliği besleyerek insanı dikey yükselişe geçiren sağlam bir zemin oluşturuyor.

Ses için geleceğin tıbbıdır denilmiştir. Müzik ve ses şifası teknikleri kendi topraklarımızda da şifahanelerde uygulanmaktaydı. Aslında bu bilgiler hücresel olarak bedenimizdedir. Ve kişi kendisiyle kurduğu derin bağlantıda ihtiyacı olan şifa kaynağını açığa çıkartır. Benim için bu şekilde oldu.

İnsanlar kendilerini keşfetme süreçlerinde derinleştikçe bedenden başka gidilebilecek bir yer olmadığını deneyimliyorlar. Ses, nefes ve hareket de hali hazırda bedenimizin doğal kaynakları ve bizlerde bedenin doğal kaynaklarını yeniden keşfetme dönemindeyiz. Bu nedenle ses, hareket ve titreşimlere yönelmek doğal bir süreç bence.

Uzman olduğunuz alanda danışanlarınız en çok size hangi sorunlarla geliyorlar?

Genelde kendi ses potansiyellerini keşfetmek, sesleri ve bedenleriyle daha derin bir ilişki kurabilmek üzerine taleplerde Ses Beden alanlarında buluşuyoruz. Ses Yolculukları ve ses terapisi alanlarında da bedendeki blokajları dağıtmak üzerine talepler oluyor. Ya da bedenini sıkışmış ve yorgun hissettikleri için ya da aşırı stresi ve beden ağrılarını iyileştirmek yönünde talepler oluyor. Sadece merak edip gelenler de var.

Özellikle odaklandığınız ve danışanlarınızda çözüm bulduğunuz alanlar nelerdir?

Özellikle senelerdir bedenin ses oluşuna ve bedendeki blokajların, akışı olmayan enerjilerin kendi sesimizle dönüştürülebileceğine odaklanan çalışmalar paylaştım. Bedenin esnekliğini, doğal akışını sezgisel dans ve ses aracılığıyla nasıl dönüştürüldüğünü danışanlarımla ve grup çalışmalarıyla birlikte gözlemledik.

Kişinin enerji alanını hissedebilmesi bile bilinçsel olarak büyük bir gelişim ve farkındalık sağlıyor kişiye. İnsan her şeyle bağlantılı bir varlık olduğunu ses beden çalışmalarıyla hissederek deneyimliyor. Bir şeyi, bir kuramı deneyimlemediğimiz sürece algılayamayız, idrak edemeyiz. Bu nedenle pratik yoluyla ses ve titreşimlerin deneyimlenmesi kişide muazzam bir genişleme ve bütünlük hissi doğurur.

Zaten en büyük ihtiyacımız bağlantı kurmak ve bütün hissetmektir. Doğal halimiz budur. Bu akış neşe ve sevginin kendi içsel enerjimiz olduğunu bize öğretir. Kendi kalbine ve sevgiye içsel olarak yöneldikçe ihtiyaçsızlaşırız. Kendi doğamızla kurduğumuz ilişkide derinleşiriz.

Ses Beden Buluşmaları, atölyeleri ve kampları bu akışı hücresel olarak deneyimlediğimiz ve kendimizle olan bağlantımızı sesimiz ve bedenimiz aracılığıyla deneyimlediğimiz bir alanı paylaşıyor. Ses Yolculukları ve Ses Terapileri ilham, derin dinlenme, içsel rehberlik ve kişinin kendi kendine şifa olabilmesi için bir alan sunuyor.

Ses Terapisi Eğitimlerimiz ise son iki senedir sevgili Merdol Can Dinçer ile düzenli olarak gerçekleştirdiğimiz Türkiye’deki en kapsamlı ses terapisi uygulayıcısı eğitimleri. Burada da Tibet ses çanaklarının beden üzerinde kullanımında ve titreşimlerin beden üzerindeki dönüştürücü, arındırıcı ve dengeleyici etkileri üzerinde derinleşiyoruz.

Son zamanlarda neler yapıyorsunuz, hangi alana odaklanıyorsunuz?

Son zamanlarda müzikte farklı makam kullanımlarını sesime entegre etmek ve ritim duygumu geliştirmek üzerine heyecan duyuyorum ve çalışmalar yapıyorum. Bir yandan da farklı enstrüman ve ses eşlikçileriyle vakit geçirmeyi çok seviyorum.

Gerçekleştirmek istediğiniz en büyük hayaliniz ve projeleriniz neler?

Hep doğanın içerisinde dans ve ses çalışmalarımı yapabileceğim ve paylaşabileceğim bir alan hayal etmiştim. Burada sese ve titreşimlere dair araştırmalar yapılan ve sessizlik üzerine odaklanan bir alan hayal ediyorum. Aynı zamanda bu alanda ses terapisi üzerine yeni enstrümanlar geliştirecek bir atölye oluşturmak ve enstrüman tasarımcılarını alana üretim için davet etmek hayali de var.

Yine bu alanda Uluslararası Evren Bilim ve Ses Konferansları düzenlemek de harika olur. Ses ve Bedenin Bütünselliğini konu alan doktora tezimi yakın gelecekte kitaplaştırmayı hayal ediyorum.

Yurtdışında ve yurtiçinde özel mekanlarda performanslar, ses yolculukları ve ses beden pratiklerini paylaşmaya ve geliştirmeye devam etmek de hep kalbimde…

Son yıllarda bu alanın popüler hale gelmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu alanın popüler olmasının hem avantajları hem de dezavantajları olduğunu hissediyorum. Bu nedenle sosyal medya aslında çok yanıltıcı olabiliyor. Derin araştırma yapmanın önemini vurgulamak istiyorum. Köklü, deneyimini bedenlenmiş ve uzmanlık sürecini yaşamış kişilerle temas etmenin ciddi önem taşıdığını da kavramak gerekiyor.

Günümüzde kopyala yapıştır üzerinden kendi deneyimlemediği bilgileri sahiplenerek vitrinleyen çok fazla kişi var. Zamanımızın en büyük probleminin yeterli deneyim ve uzmanlık sürecine ulaşmadan insanların kendilerine iyi gelen şeyleri paylaşmaya başlamaları olduğu hissiyatındayım.

Benim sosyal medyada sıklıkla gördüğüm çok fazla insan bazı pratikler kendilerine iyi geliyor diye konu üzerinde yeterli deneyim ve uzmanlık kazanmadan hemen paylaşmak eğiliminde oluyor. Halbuki bir şey size iyi geliyor diye onun eğitmeni olmanız gerekmez. Uzmanlarla ve özellikle kendi

kendinizle pratik üzerinde kendi bedeninizde yıllarca vakit geçirmeli ve kendinize derin dalışlar yapmalısınız. Bedenleştiremediğiniz ve yeterli deneyime sahip olmadığınız bir şeyi bedeninizden sağlıklı bir şekilde aktarmanız mümkün değildir. Buna özellikle dans ve hareket alanında çok rastlıyorum.

Dans eden ya da şarkı söyleyen beden o kadar çıplaktır ki tüm geçmiş deneyimi ve pratik üzerindeki derinliği gözler önündedir aslında. Günümüzde biraz kral çıplak durumu var.

Beden bir, iki haftalık eğitimler sonucu alınmış sertifikalı sözde uzmanlara emanet edilemeyecek kadar değerli bir yapıdır. Alınacak destek için iyi araştırmak çok önemli bu noktada.

Sizden hizmet alanlarda nasıl bir etki bırakıyorsunuz?

Bu değişimlerin kendiliğinden olduğu yönünde geri dönüşler alıyorum ve bu beni çok mutlu ediyor. Çünkü kötü giden bir şeyi dışarıdan değiştiremeyiz ya da ondan kaçamayız. Biz kendimiz üzerinde disiplinle çalıştıkça, kendimizi gözlemledikçe, niyetimizi parlak tuttukça ve irademizi geliştirdikçe şeyler kendiliğinden dönüşmeye başlar.

Bazı insanlar potansiyelleri olmasına rağmen değişim için adım atamıyorlar, bir türlü harekete geçemiyorlar. Bunun sebebi nedir?

Bunun nedeni insan doğasının en kötü özelliklerinden biri olan atalettir bana sorarsanız. Gerekli iradeyi gösterip eyleme sokamıyoruz çoğu zaman. Atalet hissini kırabilmek için kendimize meydan okumamız ve konfor alanımızdan çıkmamız gerekir. Bu da ilk başta zorlanma, acı, kötü hissetme gibi egoyu zorlayan hisler açığa çıkartır.

Bu ben dediğimiz kalıpları kırarak, sabitlenmiş kişilik bloklarımızı kırmamız için tek yoldur. İnsan esneyebilmek için çokça kırılır en başlarda. Kendimizi derinden gözlemlersek bu kırılan parçaların asıl ben olmadığını ve sahte benlikler olduklarını idrak etmeye başlarız. Bu idrak bize asıl olana teslim olabilmeyi öğretir.

Bunu kendi seçimimiz ve irademiz ile yapmamız evrenin akışıyla uyumlanma arzumuza ve tekâmül yolundaki talebimize bağlıdır. Bu uyumlanmayı kendimiz yapmazsak, başımıza türlü felaketler, acı kazalar gelebilir. Dünyanın geldiği nokta da budur aslında. Ama evren bu ataleti dinlemez, değişmeyeni silip süpürür ve değişim her zaman devam eder.

Bu muazzam kozmik akışın içerisinde bir toz parçası kadar yerimiz ya var ya yok ve biz insanoğlu olarak aslında hiçbir şey bilmiyoruz ve hala dünyayı madde uğruna kontrol etmeye çalışıyoruz.

Bazı kişiler bu alana ön yargıyla yaklaşıyor. Bu tarzda bir düşünceye sahip olanları nasıl ikna etmek gerekiyor?

Yaptığım işi bütünsel olarak ele alıyorum. Benim için bütünsellik demek ruh, beden, zihin dengesini oluşturacak tüm öğeleri kapsıyor. Sadece spritüel açıdan bir şeylere bakmak maddede üzerindeki gücümüzü ve tesirimizi zayıflatır.

Ses Terapisi veya Ses Beden Pratikleri; fiziksel ve bilimsel bilgiyle birleşmediği sürece temel zayıf ve güvensiz olur.

Ruhsal ve psikolojik tarafı kadar bilimsel tarafına da önem veriyorum. Bu nedenle akademik çalışmalarım içerisinde özellikle ses ve beden ilişkisiyle, sesin, titreşimlerin, müziğin insan bedeni üzerindeki etkisini araştırıyorum. Daha önce yapılmış ve ortaya konmuş bilimsel araştırmaları paylaşıyorum. Uzman görüşlerine ve deneyim gruplarımın görüşlerine yer veriyorum.

Ön yargıyla yaklaşanlar yeterli bilgiye sahip olmuyor genellikle gerekli bilgilendirme basit bir sohbetle aktarılabilir. Ya da okuma tavsiyeleriyle. Merak edip internet üzerinde araştırdığınızda bile çok boyutlu bir alan olduğunu görebilirsiniz.

Kendi özel yaşamınızda ve arkadaşlıklarınızda kişileri analiz ettiğiniz durumlar oluyor mu?

Genelde analiz sürecim daha hissel ve sezgisel bir alandan gözlemleyerek ve farkında olarak ilerliyor. Bu hayatın her alanında aktif bir durum aslında bunu bir uzmanlık olarak da ele almıyorum açıkçası. Uzmanlık dediğim şey var oluşumdan ayrı bir yerde değil daha doğrusu. Bu nedenle doğal bir gözlem ve hissel analizler bedenin doğal şuur alanında aktif çalışabiliyor.

Buradan gelen hissiyatları paylaşmam gereken alanlar hissedersem yakın dostlarımla izin alarak paylaşırım. Özel yaşamımdan ziyade daha toplumsal olarak insanların hissetmekten kaçındığı bir yerde olduğunu gözlemliyorum.

Bedenimiz ve beden alanımızı hissetmeyi bıraktığımız zaman tam olarak manipüle edilmeye açık bir halde oluyoruz. Hissetmek bizim doğayla, yaratıcı enerjiyle bağlantı kanalımızdır.

Toplumlar hissizleştirilerek hızlı ritimlere, dar alanlara sıkıştırılarak ve kendi doğalarından koparılarak yönetiliyor ve özgünlük hallerine ket vuruluyor. Bir ülkenin kendi sanatına ve sanatçısına verdiği değere göre orada insanlara ve özgünlüğe verilen değeri anlayabilirsiniz.

Bu alanda faaliyet gösteren diğer uzmanlardan farklı olarak neler yapıyorsunuz?

Güncel bilgimle Türkiye’de hem dans/hareket hem de ses terapisi alanlarını uzmanlıkla birleştiren başka biriyle karşılaşmadım. Bu noktada Ses Beden Pratikleri başlı başına özgün ve eşi olmayan bir çalışma sunuyor.

Hiç unutamadığınız bir danışan hikayeniz var mı? Size hangi sorunla geldi ve sürecin sonunda ne oldu?

Çok güzel hikayeler var yine de en son bana anlatılan bir hikâyeyi paylaşacak olursam; bir danışanım Ses Beden Buluşması öncesi büyük diz ağrılarıyla belki her şeyi yapamayacağını paylaşarak çalışmaya katılmıştı ve çalışma sonunda kronik diz ağrılarından özgürleşerek içsel olarak da beden algısına dair derin bir farkındalık kazanarak çalışmadan ayrılmıştı.

Siz hayatınızdaki dalgalı dönemleri nasıl atlatıyorsunuz? Yaptığınız bu çalışmaları siz kendinizde nasıl deneyimliyorsunuz?

Benim için sanat ve yaratıcı enerjinin içerisine kendimi bırakmak en büyük şifa alanı.

Sıkıştığımı hissettiğim zaman ses çıkartmak, doğada orman yürüyüşleri büyük destekçilerim. Bazen zor da olsa kendime rağmen stüdyoya girmek, antrenman yapmak, dans etmek, hareket etmek, devam etmek zor zamanlarımı atlatmamda çok yardımcı oluyor. Kendime rağmen devam edebilmek…

Son dönemlerde en çok yaptığım şey bu dalgalı dönemlerde ve günlerde gitar çalıp bedenimden akan hisleri, duyguları, bilinçaltımı söze döktüğüm basit besteler yaparak, yaşadığım konuları çözümlemek oluyor.

Bu alanda hizmet almak isteyenlere ne tavsiye edersiniz? Hizmet alacakları uzmanlarda hangi özelliklere dikkat etsinler?

Yukarıda da anlattığım gibi iyi araştırmak önemli. Uzmanların aldıkları eğitimler ve bu eğitimleri kimlerden aldıkları, ne kadar süredir alanda aktif eğitim verdikleri ve önceki öğrencileri ile temas edip görüş almalarını tavsiye ederim. Vitrinlere aldanmayın derim. Asıl önemli olan bence alınan eğitimlerden çok kişinin kendi kendini nasıl eğitmiş, bilgide nasıl derinleşmiş ve deneyimini idrak etmiş olduğudur.

Profesyonel olarak bu mesleği yapmak isteyenlere ne tavsiye ediyorsunuz?

Deneyim sürecini hafife almamak ve özgün içerik oluşturmak çok önemli bence. Yani aldığın eğitimi içselleştirmeden ve gerekli uzmanlık sürecini tamamlamadan paylaşmaya başlanmamalı. Beden çok muazzam bir yapı, kanımca kişi önce kendi beden alanını, seçtiği uzmanlık alanında derinleşerek yeniden yapılandırmalıdır.

Bu yeniden yapılandırma olmazsa temel çok zayıf kalacaktır. Sağlam olmayan temeller zaman içerisinde yıkılır ve sönümlenip kaybolur.

Bu nedenle kendinizden başlayın çünkü kendinizi dönüştürdüğünüz zaman kendi alanınızda canlı ve özgün bir örnek olursunuz.

Son olarak okuyucularımız için bir mesajınız var mı?

Bedenlerinize çok iyi bakın. Unutmayın sağlık bütünsel bir meseledir. Derin dinlenmeyi, sinir sistemimizi yatıştırmayı ve kendi kendimize iyi gelmeyi öğrenmemiz gerekiyor.

Böylece dışsal arayışımız yatışır. Tüm kaynağın kalbimizden sevgiyle aktığını kendimizden öğreneceğiz.

Kalbimiz tek pusulamızdır..

Sevgiyle…

Benzer

Yorum Yaz