Kişiye Bir Kez Farkındalık Geldiyse Ordan Geri Dönüş Yoktur – Begüm Tangil

Editör

Yoga Eğitmeni Begüm Tangil ile Megareform Dergisinin Kasım Sayısı için Yoga Üzerine Keyifli Bir Röportaj Gerçekleştirdi.

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Merhabalar, ben Begüm Tangil. Yüksek fizikçi aynı zamanda yoga eğitmeniyim. 12 yıldır fizik öğretmenliği yapıyorum. 8 yıldır yoga öğrencisi, yaklaşık 4 yıldır da yoga eğitmeniyim. Öğrenme ve öğretme tutkum ve yıllar süren kurumsal ve akademik kariyerim evrilerek sevdiğim işe kavuşmamı sağladı.

Türk ve yabancı çok iyi firmalarda yer aldım ama hayat amacımın oralardan geçmediğini keşfettim. Yaşım çok büyük olmamakla beraber, üniversitenin ilk yıllarından beri her istediğimi aynı anda yapabilmek ve kendimi geliştirmek için tabiri caizse arı gibi çalışıyorum.

Bu alana olan ilginizi ilk ne zaman fark ettiniz?

Ben Yıldız Teknik mezunuyum. Yaklaşık 10 yılımı fiziğe adadım. Deneysel fizik alanındaydım. Çok da severek okudum. Bununla beraber o kampüslerdeki kulüpçü kızlardan biri bendim. Tiyatro, dans, spor, kurumsal kariyer kulüpleri hepsinde yer aldım. Ama hiçbirinin tam olarak bana yetmediğini farkettim. Zihnim çok hızlı çalışıyordu.

2015’te okuldaki asistan hocalarımdan biri eğitim alıp bölüme yoga dersi açmıştı. Ben de düzenli olarak gitmeye başladım ve farkettim ki yoga dersi esnasında ayağımı elimin yanına koymaktan daha önemli hiç bir şey yok. Ve tamam dedim. Benim olmam gereken yer burası çünkü ilk defa o zaman anda olmak ne demek deneyimlemiştim. Sonra bana Nişantaşı’nda yeni açılan bir stüdyo önerildi. Hemen koşarak kayıt oldum ve o zamandan beri aynı hocalarımla çalışıyorum.

Yoga ile ilgilenmeye başladıktan sonra sizin hayatınızda neler değişti?

Çok sey değişti, klişe konuşmalar sevmem ama yoga benim için matın dışında hayatın tüm alanında varlığımla olmaya başladı. İnsan ilişkilerim en başta kendimle olan ilişkim değişmeye başladı. Tiyatro insana insanı insanla anlatır deriz biz, yoga da bana beni benimle anlatan en önemli oluşum hayatımdaki.

Uzmanlaştıktan sonra kendi hayatınızda değişiklikler oldu mu?

Uzmanlık sonu olmayan bir yer, binlerce saat eğitim almama rağmen uzmanlaştım diyemem fakat, bedensel ruhsal herkeste tezahürü başka bu sürecin etkisinin. Düşmeler kalkmalar, bedenle anlatılanlar, geçmişten belki atalardan bedene kaydolanlar.. Yogayla beraber o uçsuz bucaksız mirası bedenimde taşıdığımı farketmek ve her açılımda matruşka bebekleri gibi yeni birşeylerin açığa çıkması muazzam. Akademik fizik deneylerini bıraktığımdan beri kendimle deney yapıyorum. Ruhum bedenim ve zihnimle.

Yogada uzmanlaşmaya ve başka insanların hayatına dokunmaya karar vermeniz nasıl oldu?

Aslında ergenlik zamanlarımda öğretmenliği ısrarla reddederek gidip fizik öğretmeni oldum. Yıllarca neden fizik okuduğumu hatta derinleştiğimi sorguladım. Yüzlerce öğrenci yetiştirdim, sınavlara hazırladım. Ta ki bir gün yoga felsefesinde bazı fizik kavramlarının formüllerin dışında hayattaki karşılıklarını yorumlayana kadar. O an anladım neden fizik okuduğumu. Yogaya hizmet etmek, daha iyi anlamak ve anlatabilmek içindi. Ben de gelen cevabı kabul ettim ve yolculuğuma devam ediyorum.

Yoga son zamanlarda oldukça popüler oldu. Siz bu ilgiyi nasıl yorumluyorsunuz?

İlk başlarda çok kızdırdı itiraf etmeliyim. Zaman zaman hala kızdırıyor ama şunu farkettim. Herkesin ihtiyacı olan bir hoca tipi ve ona uygun öğrencileri var. Hayatımı adadığım 2 sektör de acayip kalitesizleşti. Hem yoga, hem eğitim. İnanın benden bağımsız hiçbir şeye enerjimi ve vaktimi harcamıyor, kendi tarzımda, öğretmenlerimden öğrendiklerimle kendi yoluma devam ediyorum. Ara ara Instagram hesabımda dalga geçerek eleştiriyorum çünkü ilkokul öğretmenimden küçükken öğrendiğim bişey varsa o da izahı olmayan şeyleri mizahının olacağıdır.

Öğrencileriniz en çok size hangi sorunlarla geliyorlar?

Sorunlar yerine, gündemler derdim. Genelde yoga esnemek, poz yapmak ya da ruhsal ihtiyaçtan kaynaklanıyor. Ezoterik değil, manyetiksel yaklaşmam gerekirse benim neye ihtiyacım varsa ya da kendimle ne çalışıyorsam ne görmem gerekiyorsa ya tam benzerine sahip ya da tam zıttı öğrencilerle buluşuyorum.

Özellikle odaklandığınız ve öğrencilerinizde çözüm bulduğunuz alanlar nelerdir?

Çözüm bulmak insanın sadece kendisine özgü bir yetenek ancak yolculuklarına eşlik etmek, gündemlerinde kendilerini zorlayan ne varsa bilgimin yettiği yere kadar bunu kolaylaştırmak diyebilirim.

Yoganın her temel dalıyla ilgili eğitimler aldım. Enerjetik ve kadim evrensel bilgilerle ilgili, enerji alanları ve bazı ökült bilgilere ulaşabileceğim bunları numeroloji astroloji ve yogik numeroloji ile birleştirebileceğim şekilde eğitimler aldım. Dans ve sanat geçmişim bana

beden enstrümanı hakkında oldukça bilgi verdi. İçsel bilgeliğim neye yönlendiriyorsa, bireysel ya da kolektife odaklanıp sezgisel holistik çalışmalar açıyor, kamplar düzenliyorum.

Siz bir yandan da bildiğimiz kadarıyla sürekli kendinizi geliştirmeye devam ediyorsunuz. Bu konuda son zamanlarda neler yapıyorsunuz?

Evet doğrudur. Hem öğretmen hem yoga eğitmeni olarak eğitimlere doymuyorum. Son zamanlarda hayatımın büyük çoğunluğu kundalini yoga ile geçiyor, pratiklerimi derinleştiriyorum. Çevremin masajda çok yetenekli olduğum ısrarlarına dayanamayarak Thai masaj eğitimine başladım. Bir de daha güvenli yoga dersi vermek adına tam tersi katılıkta güvenli egzersiz bilgimi arttırmak için fitness trainerlık eğitimine devam ediyorum.

Gerçekleştirmek istediğiniz en büyük hayaliniz ve projeleriniz neler?

Şimdi en büyük proje hayalimi maalesef açıklayamam malum fikirlerin otantikliği ve özgünlüğü son dönemlerde çok çok çok azaldı. Fakat ilk işim olan organizasyondan dolayı imkansızlıklar içinde yaşayan bölgelere sağlıklı düşünebilme ve yaşayabilme imkanı olduğunu gösterebilmek. Oralardaki çocuk ve kadınlara ulaşabilmek.

Bunu ilk yapacak kimliğim öğretmenlik, köy öğretmeni olma hayalimi büyük projelerle ulaşılmaz, gidilmez denen yerlere gidip burjuvazi olmayan bir yerlerden gerekirse kapı kapı dolaşıp kadın ve çocuklarla bir araya gelmek. Kısmen yapar gibi olmuştuk ancak araya deprem girdi. Bakalım doğru vakitte tekrar adım atarız.

Özellikle sosyal medyada çok fazla bir bilgi kirliliği de yaşanıyor. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çok normal, her alanda böyle. Sağlıkta da eğitimde de.. Çünkü çok değerli bilgiler pandemi ve teknoloji ile beraber ulaşılabilir oldu. Onda da sorun yok o da seçim ve sınav bence. Bilginin de sorumluluğu ve zekatı olduğuna inanırım. Bunda tabii ticari bir sektöre dönüşmesinin de vahşeti mevcut. Bunlar beklenen ve olması gereken ıcın olan seyler. Belki daha da kötü şekilde negatif ivmeyle artarak olmaya devam edecek.

İnsanların farkındalıkları arttıkça hayatlarında yolunda gitmeyen ve kötü giden şeyleri değiştirmek istiyorlar. Bedensel ruhsal ve zihinsel açıdan sizden hizmet alanlarda nasıl bir etki bırakıyorsunuz?

Öncelikle sihirli bir değnek olmadığını, her şeyi değiştirmek için çaba harcayabileceğimizi ancak her şeyi değiştiremeyeceğimizi, bazı değişmeyen şeylerin bizden çok büyük güçlerle alakalı olduğunu ve o halinin en biricik şekilde bütüne hizmet ettiğini anlatmaya, kendi tecrübe ve hislerimle aktarmaya çalışıyorum.

Ama rehberim Esra Pulak’tan öğrendiğim bişey varsa kişiye bir kez uyanma, farkındalık geldiyse ordan geri dönüş yoktur. Gerisi kişiye kalmış.

Mış gibi yapmayı azaltıp belki bırakıp hazır olunduğunda gerçekle pratik vaktinin geldiği konusunda yönlendiriyorum. Kendi öğrenciliğim de sonsuza kadar devam etsin istediğimden sürekli kendimi güncelliyorum.

Şunu net söyleyebilirim, ağzımdan çıkan hemen hemen hiçbişey kitaplardan okunan bilgiler değil okuduğum, dinlediğim bilgileri hayatımda uyguladıktan sonra tecrübelerimden süzerek ifade ettiğim şeyler.

Bazı insanlar potansiyelleri olmasına rağmen değişim için adım atamıyorlar. Bunun sebebi nedir?

Öncelikle korku olabilir, başarısızlık yetersizlik değersizlik olabilir, sinir sistemi hayatta kalma stratejisi donmayı saklanmayı seçmiş olabilir, ateş elementi dengesiz olabilir, harekete geçmemesi gerekiyor onun hizmeti hareketsizlik olabilir ya da tüm bunların ötesinde sadece bilinçli bir seçim olabilir.

Herkes aydınlanmak zorunda değil. Dualite evreninde bu kadar çalışan insan varsa en az o kadar çalışmayan insan olması gerekir ki o da katsayılar eşitse. Entropinin korunması için denge şart ve çok normal.

Ancak kişi değişmek istiyor, adım atmak istiyor ve başaramayarak bana geliyorsa parmak izi kadar özel hikaye üzerine çalışmaya başlarız. Bireysel süreçlerde tek bir doğru ya da neden yok, dünya üzerinde harekete geçemeyen insan sayısı kadar sebep var, ortak duygular sebep olsa bile.

Yogaya ön yargıyla yaklaşanlar da var. Bu tarzda bir düşünceye sahip olanları nasıl ikna etmek gerekiyor?

Yaklaşabilir. Herkesin doğrusu kendine göre. Bugün böyledir, yarın değişir. Ben neredeyse 5 yaşından beri sayısalcı bir çocuk olarak büyüdüm. Analitik zekam sayısal yeteneğim, sahne ve müziğe olan yeteneğimi ülke şartlarından dolayı bastırdı. Hep kendimi sayısalcı kanıta dayalı biri sanarken üstüste yaşadığım travmalar terapiye gitmeme vesile oldu, gerisi çorap söküğü gibi geldi.

Kimseyi düşüncesinden dolayı kendi doğruma ikna etmeye çalışmadım, çalışmam da hatta çalışanın da doğru yapmadığını düşünürüm. Özgürce konu anlatılır düşünce ifade edilir, herkes kendi doğrusuna yakın hissettiğini seçer.

Kendi özel yaşamınızda arkadaşlıklarınızda uzmanlığınızı kullandığınız ve kişiler hakkında analiz yaptığınız durumlar oluyor mu?

Genellikle aile arkadaş ve romantik ilişkilerde kullanmamaya çalışıyorum. Desteğe ihtiyacım olduğunda yine kendimdeki yansımalarla çalışmak için rehberime başvuruyorum, terapistime gidiyorum. Ne kadar işimizde başarılı olursak olalım anne babamın gözünde çocukları, kardeşim, arkadaşlarım ve erkek arkadaşım için Begüm kişisiyim.

Tüm titlelarımdan bağımsız. Bu özel ilişkilerde yetenek ve diplomalarımı, sertifikalarımı gözle görülür dışarıda bırakıyorum. Ancak şunu söyleyebilirim ben değişikliklerimi kalıcı hale getirdikçe yakın çevrede ya muazzam değişimler ya da inanılmaz kopmalar oluyor. Aile tabi daha farklı orada debelenip devam ediliyor.

Diğer uzmanlardan farklı olarak neler yapıyorsunuz?

Çok fazla ders vermiş olmam, günlük hayatımın neredeyse tamamının ders almak ya da vermek üzerine olması, eğitimdeki iki role de çok hevesli olmam, kendimce kuvvetli sezgileri ve gözlem yeteneği geliştirmemi sağladı. Ya da belki ikisi de doğuştan kuvvetliydi, ben bu spiritüel alanlarda farkettim.

Çok egosuz ve açık kalplilikle yaklaşıyor, begümdense öğretiye güveniyorum, en iyi öğretmenlerle çalışıp kendi tarzımı oluşturduğumu düşünüyorum. Her birimiz kendi içimizde bize uygun öğrenciler/danışanlar için uygunuz bence.

Hayatınızdaki dalgalı dönemleri nasıl atlatıyorsunuz?

Pratiğime devam ederek. Gerek matta gerek hayatta pratik pratik pratik. Asana pratiğinden bedensel çalışmadan bahsetmiyorum. Yoga 8 basamaklı bir yol ama benim hayat pratiğim bunun yanında kundalini yoga ve sufizm pratikleri de içermekte. İnişli ve çıkışlı, mevsimler gibi, gece gündüz gibi. Her birinde bir orta yol bulunuyor. Her gecenin ardından güneş doğuyor.

Kendime sürekli herşeyin geçici olduğunu ve herşeyin insanlar için olduğunu hatırlatıyorum. Buddha’nın acı ve ıstırap metaforu beni gerçeğe çapalıyor.

Rehberlimle sürekli beden farkındalığı çalışıyoruz. Yolunda gitmeyen birşeyler olduğunda ani tepkiler vermiyor, sinir sistemimi nefesle sakinleştirip bedenimde neler olduğuna bakıyorum. Fakat bunlar tedavi ya da tıbbı öneriler değil. Yetersiz olan yerde dediğim gibi profesyonel destek almak en önemlisi.

Bu alanda hizmet almak isteyenlere ne tavsiye edersiniz? Hizmet alacakları uzmanlarda hangi özelliklere dikkat etsinler?

Kendilerine uygun mu diye baksınlar.

Anlamı azalmış olsa da belgeleri gerçek mi, referanslar olabilir, kendilerine ruhsal ve bedensel hasar bırakır mı diye baksınlar. Ama bunun bir kalite testi yok veya sayısal bir ölçüsü yok. Biraz kısmet, biraz iç ses, biraz da olması gereken…

Sizin gibi profesyonel olarak bu mesleği yapmak isteyenlere ne tavsiye ediyorsunuz?

Eğitmenleri araştırsınlar, öğrenci olarak 1 kez katıldıkları çalışmaların hemen eğitmeni olma açgözlülüğüne kapılmasınlar. İlk ve en önemli tavsiyem iyi birer öğrenci olmaları. Çünkü iyi öğrenci olmadan iyi eğitmen olabilmek pek mümkün değil. Kendilerini teorik ve pratik eksik hissettikleri herşeyin sırayla sindire sindire eğitimini alsınlar.

En az 6 ay, 1 yıl öğrencilik çok önemli bence eğitmenlik yolunda. Biraz tecrübeli öğrenciler görüyor ve hiç hoş bir izlenim olmuyor. Yaşayıp sindirmeden hiç büyük laflar etmesinler, genç bir eğitmen olarak kendi rehberimin tavsiyesidir. Kendimizi komik duruma düşürmeden olanı paylaşmak eşlik etmek belki…

Son olarak okuyucularımız için bir mesajınız var mı?

Herşey için kendilerine vakit versinler, otantik özgün benliklerini keşfe çıksınlar. Spiritüel sektör olmak zorunda değil, hep kendileriyle çalışşsınlar. Tek doğru yoga değil, yöntemlerden sadece biri. Dilerim herkes mümkünse kendine uygun yöntemi bulup kendiyle çalışmaya başlasın. İlham olabildiysem azıcık bile ne mutlu bana,

Yolu gerekenlerle beraber yürümeye, kalpten kalbe ilerlemeye niyetle…

Benzer

Yorum Yaz