Yoga Eğitmeni Sayın Pınar Gülsur ile ‘Zihnin Sınırsızlığı ile Yolculuk’ başlığı altında keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Merhaba Sevgili Megareform Okuyucuları. Ben Pınar Gülsur. 1982, Adana doğumluyum. Çocukluğum ve eğitim hayatım Adana’da geçti. Üniversite mezuniyetimin hemen ardından kariyerime yine Adana’da, bankacılık sektöründe başladım. 13 yıllık bankacılık tecrübemin ardından bu alandaki kariyerime son vererek, aldığım eğitimler neticesinde Yoga Eğitmenliğine geçiş yaptım. Kısa süre önce Adana’dan ayrılarak Kuzey Ege’nin şirin beldesi Ayvalık’a yerleştim ve hayatıma burada devam ediyorum.

Yogaya olan ilginizi ilk ne zaman fark ettiniz?
Kendimi bildim bileli hayatın akışını ve evrende olan biten her şeyle ilgili sebep-sonuç ilişkilerini anlamaya çalışan biri oldum. Sanırım bir açıklama arıyordum. Bir yanda spiritüel yaşama yönelik ilgim, diğer yanda ise üniversite yıllarında Hint felsefesine yönelik okuduğum kitapların beni bugünüme hazırlayan yapı taşları olduğunu düşünüyorum.
İç dünyam bu dayanaklar üzerinde yükselmeye başlamışken, iç dünyam ve o sırada yaptığım işin getirdiği kimlikler arasındaki çatışma ve kaosun bana yaşattıkları ise bardağı taşıran son damla oldu muhtemelen.
Bir yerde, manevi konfor alanımdan çıkmamı bu gelişmelerin tetiklediği söylenebilir. Yoganın fiziksel pratiği ise bana çok yabancı geliyordu başlangıçta. Birçok insanda olduğu gibi benim de ön yargılarım vardı.
Özellikle fiziksel pratikte yeterli olamayacağımı düşünerek kaygılanıyordum. Ön yargılarıma rağmen, 2019 yılında bir arkadaşımın ısrarı ile Yoga derslerine katılmaya başladım. İlk dersin sonunda, eğitmenimizin yönlendirdiği savasana (ceset duruşu) pozu,yani o hareketsiz yatış hali bana çok değişik hissettirmişti.
Ve ”Neden ders sonunda savasana pozu yapıyoruz ki biz?” diye sormuştum kendi kendime. Dersten hemen sonra bu konuyu araştırmaya başlamıştım ve öğrendiklerimden çok etkilenmiştim. İşte o etkilenme hali, bu öğretiye yönelik öğrendiğim her yeni bilgiyle pekişerek bugün de devam ediyor. Yani yoganın fiziksel pratiğiyle de gönül bağım bu soruyla başlamış oldu.
Yoga ile ilgilenmeye başladıktan sonra sizin hayatınızda neler değişti? Yoga üzerine uzmanlaşmaya ve başka insanların hayatına dokunmaya karar vermeniz nasıl oldu? Siz mi seçtiniz yoksa başka birileri mi sizi teşvik etti? Biraz kendi yolculuğunuzdan ve hikayenizden bahseder misiniz?
Yoga uzmanlık eğitimini alma isteğim öncelikle sadece kendi yolculuğuma ışık olması içindi. Aslına bakarsanız, eğitime başlarken Yoga Eğitmenliği yapmak aklımda yoktu.
Eğitim alırken eğitimcilerden birinin ‘’öğretmek aynı zamanda öğrenmektir’’ demesi beni çok etkiledi. Yani, bu alanda öğrenmeye tutkusu olan biri olarak daha fazla öğrenmek için öğretmeliydim. Ve bu cümle ile eğitmenlik sürecim başlamış oldu.
Son zamanlarda Yoga oldukça popüler oldu, siz bu ilgiyi nasıl yorumluyorsunuz?
Koşturmacanın, durmayan çabanın içerisinde kendine vakit ayırmanın kolay olmadığı bir çağın içerisindeyiz. Buna rağmen, insanlar bu kaosun getirdiği sıkışmışlık hissiyle mücadele için çıkış yolu arıyorlar. Bu arayış da onları kadim bilgilere, spiritüel yöntemlere yöneltiyor. Yani, ortak hedefin kendini iyileştirme ve iyilik halini sürdürme çabası olduğunu düşünüyorum.
Uzman olduğunuz alanda danışanlarınız en çok size hangi sorunlarla geliyorlar?
Yoganın bütünsel bir yaklaşımı içerdiğini bilen bireylerin çoğu, hem fiziksel hem de ruhsal olarak gevşeyebilmek niyetiyle geliyorlar.
”Beden görece sınırlı bir yapıya sahipken zihnin sınırsızlığı ile yolculuğunuz düşündüğünüzden çok daha ötede bir şeye dönüşüyor.” –
Pınar Gülsur

Özellikle odaklandığınız ve danışanlarınızda çözüm bulduğunuz alanlar nelerdir? Varsa düzenlediğiniz eğitimlerin ve çalışmaların içeriğinden bahseder misiniz?
Yoga bütünsel yaklaşımı olan bir öğretidir. Eğitimlerde fiziksel pratiklerle birlikte zihin ve nefes pratikleri de sunuyoruz. Her ne kadar dönüşüm öncelikle somut olan fiziksel bedende görünür hale gelse de, süreç içerisinde Yoganın zihinsel ve ruhani etkileri de katılımcılar tarafından hissedilmeye başlanıyor.
Yoganın fiziksel pratiği ile tanıştıktan kısa süre sonra Yoga hem fiziksel hem zihinsel çalışmalar eşliğinde hayatımın tam merkezine yerleşti. Düzenli olarak fiziksel, zihinsel pratikler yapmaya başladım. Zaman içerisinde bu bütünsel çalışmaların bendeki en büyük açılımı hayata yönelik ön yargılarımın zayıflaması, yani zihinsel olarak esnememdi.
Yaşananları, artık her ne olmuşsa, kategorize eden (iyi-kötü, zor-kolay vb) düşünce yapısından çıkmak en büyük kazanımım oldu. Hayatın getirdiği deneyimlerde anın şartlarına göre genişleyebilmeyi, o anın şartlarına göre olayları değerlendirebilmeyi ve olanı olduğu gibi kabul etmeyi öğrenmeye başladım. Bu pratiği bugün hala, hayatımın türlü aşamalarında kullanmayı alışkanlık haline getiriyor ve her gün öğreniyorum.
Uzmanlaştıktan sonra kendi hayatınızda ruhsal, zihinsel ve bedensel olarak değişiklikler oldu mu? Neleri fark ettiniz?
Bu sorunun cevabı çok kapsamlı aslında ama bazılarından bahsedeyim: Fiziksel ve zihinsel pratiklerimle birlikte ilk fark ettiğim, görünenden çok daha fazla potansiyele sahip olduğumu hissetmemdi.
Beden görece sınırlı bir yapıya sahipken zihnin sınırsızlığı ile yolculuğunuz düşündüğünüzden çok daha ötede bir şeye dönüşüyor. Sınırlı bedenin içindeki sınırsızlığı, sonlu bedenin içinde sonsuzluğu deneyimlemeye doğru yola çıkmak hayatta her şeyin mümkün olabileceğini de hatırlatıyor bireye. Bir diğer önemli değişiklik ise, o güne kadar ‘ben’ diye tanımladığım pek çok şeyin ‘ben’ olmadığını anlamak oldu.
Neredeyse hepsi ailemden, çevremden, toplumdan aktarılmış kalıplardı. Kendinize temas etmeye başladığınızda bunların pek çoğunun size ait olmadığını fark ediyorsunuz. Ve bu farkındalıktan sonra yeni bir ‘sen’ inşa etmeye başlıyorsunuz. Yani aslında Yoga ile birlikte hayatınız değişmiyor, siz değişiyorsunuz.
Siz bir yandan da bildiğimiz kadarıyla sürekli kendinizi geliştirmeye ve bu alanda en son gelişmeleri yakından takip etmeye devam ediyorsunuz. Son zamanlarda neler yapıyorsunuz, hangi alana odaklanıyorsunuz?
Bu alanda öğrenmek sonu olmayan bir süreç. Bu sebeple özellikle ihtiyaç duyduğum alanlarda çeşitli eğitmenlerden ya da kaynaklardan eğitim almaya devam ediyorum.
Uzmanlık alanınızda gerçekleştirmek istediğiniz en büyük hayaliniz ve projeleriniz neler?
Yoga eğitmenliği yaparken öncelikle ben ve dolayısıyla öğrencilerim şifalanıyor. Yani bütüne yönelik bir şifa aktarımı söz konusu. İşte bu amaçla çok daha fazla yere seyahat edebilmeyi ve çok daha fazla insana ulaşabilmeyi istiyorum.
Bazı insanlar potansiyelleri olmasına rağmen değişim için adım atamıyorlar, bir türlü harekete geçemiyorlar. Bunun sebebi nedir?
Her şeye rağmen konfor alanından çıkamamak. Konfor alanı bireylerin kendini güvende ve rahat hissettiği, yani bildiği bir alan. Konfor alanından çıkmak ise bilmediği bir alana adım atmak demek. Pek tabi olarak bilinmezliğe adım atmak onları korkutuyor. Bu sebeple harekete geçemiyorlar.
Yaptığınız işin ruhsal, psikolojik ve spiritüel bir tarafı olduğu için bazı kişiler bu alana ön yargıyla yaklaşıyor. Bu tarzda bir düşünceye sahip olanları nasıl ikna etmeli?
Kimseyi ikna etmeye gerek yok. Bu öğretinin ruhuna aykırı bir durum. Arayışı devam ediyorsa kişi eminim bir gün bir sebeple Yoga ile tanışacaktır. Sadece belki, gelip bir süre denemeleri konusunda tavsiyede bulunulabilir.
Özellikle sosyal medyada Yoga ile ilgili çok fazla bir bilgi kirliliği de yaşanıyor. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sosyal medya hayatın bir parçası. Bireyler diğer pek çok konuda olduğu gibi bu alanı sosyal medyada takip ederken de güvenilir kaynakları bulmak ve değerlendirmek durumundalar. Kısıtlayıcı ya da sınırlayıcı bilgiden uzaklaşarak, mevcut bilgiyi yeni her bilgiyle bütünleştirerek ilerlemek daha sağlıklı elbette.
Ancak kaynağın doğruluğu ve güvenirliği açısından, ulaşılan ilk kaynağa inanmak yerine kaynağı bir süre izleyerek ve benzerleriyle mukayese ederek kanaat oluşturmanın daha sağlıklı olduğunu düşünüyorum.

İnsanlar hayatlarında yolunda gitmeyen şeyleri değiştirmek istiyorlar. Sizden hizmet alanlarda nasıl bir etki bırakıyorsunuz?
Değişim isteği önce bireyde başlıyor. Yaşadığı ancak tam olarak anlayamadığı ya da anlatamadığı iç huzursuzluğu çıkış noktası sanırım. Ardından gelen, bireyin bu hayatta neleri istemediğine yönelik kararı vermesi ise uzun bir süreç. Doğal olarak bu süreçte, neyi istediğine yönelik arayışlar da başlıyor. İşte Yoga vasıtasıyla zamanla birey bir yanda değiştiremeyeceği şeylerle başa çıkabiliyor. Diğer yandan da değiştirebileceği konularla ilgili olarak değiştirmek için adım atmaya cesaret edebilmeyi öğrenme sürecinde daha konforlu ilerliyor.
Kendi özel yaşamınızda veya arkadaşlıklarınızda çevrenizdeki insanlar hakkında yoga ile ilgili analizler yaptığınız durumlar oluyor mu?
Bu zihinsel pratikler ve hayata dair çıkarımlar bir süre sonra ister istemez yaşam pratiğine dönüşüyor. Bu yaşam pratiği de herkese/herşeye karşı duruşu tayin ediyor; yakın çevreye, aileye veya herhangi bir canlıya karşı.
Çevremde gördüğüm kadarıyla, kendine temas edebilen insan sayısı az. Zira zaaflarımızı kabul etmeyi güçsüzlük olarak görüyoruz.
Kabullenmek yerine savaşma isteğimiz var. Bazen kabul etmemiz gereken yerde savaşıyoruz. Ve enerjimizi boşa harcıyoruz. Doğal olarak savaşmamız gereken yerlerde de enerjimiz olmuyor. Özetle, doğru yerde doğru enerjiyi kullanmakta zorlanıyoruz.
Diğer uzmanlardan farklı olarak neler yapıyorsunuz?
Diğer uzmanlardan farklı bir şey yaptığımı iddia etmem çok doğru olmaz. Bu kıyaslamaya girer ve benim yaşam yolumda kıyasa yer yok.
Hiç unutamadığınız bir danışan hikayeniz var mı? Size hangi sorunla geldi ve sürecin sonunda ne oldu?
Herkesin hikayesi ve süreci birbirinden farklı ve eşsiz, konuya bakışım böyle.
Yaptığınız bu çalışmaları siz kendinizde nasıl deneyimliyorsunuz?
İnsanın kendisiyle olan ilişkisi tüm dünyayla olan ilişkisini belirliyor aslında. Kendinle vakit geçirmek, yüzleşmek, tüm samimiyetinle kendini kabullenmek çok önemli. Zira birey bu sayede kendisiyle olan ilişkisinin alanını genişletiyor.
Ben de bu bakış açısıyla olaylar karşısında da genişleyerek daha rahat bir alanda, sıkışmadan ve sıkıştırmadan olayları değerlendirmeye çalışıyorum.
Sizin gibi profesyonel olarak bu mesleği yapmak isteyenlere ne tavsiye ediyorsunuz?
Bu alanda süreklilik arz etmenin en önemli unsurlarından biri sonuç değil süreç odaklı olmak. Çünkü burada hedef yok, varılan bir yer yok.
Bu, sadece bir yol. Vardığın bir yer yok. Mesele, bu yolda size neler olduğu ve size neler yaşattığı.
Tüm kalbimle,
Sevgiler.