Koçlukla Dönüşen Yolculuk Hikayeleri – Emine Özcan

Emine Özcan

1200’ü aşan koçluk görüşmelerimden süzülen hikayeleri sizlerle paylaşıyor olmak muhteşem.

İnsanlar çözümlerini; kendi biricikliğinde, kendi deneyimleri-değerleri ışığında bulur. Siz, sorun çözme sisteminizi nasıl tanımlarsınız?

Bu sayıda kendine yolculuğunu başlatan bir deneyime eşlik ediyoruz.

Farkındalıkla okunması temennisi ile…

KİM OLMAK İSTİYORUM?

Herkesin, her şeyi, her ayrıntısıyla bildiğini düşündüğü bir dünyada var olmak nefesimi kesiyor… Her cümlemde herkesin bana ne yapmam gerektiğini söyleme haddini kendilerinde bulmasından çok yoruldum…

Kendime çekildikçe sessizleştim, sessizleştikçe arsızlaştı insanlar. Daha çok alışveriş yap. Sana bir dizi seçkisi gönderiyorum

Kendini geliştirmelisin, şimdi takip edeceğin hesapların listesini paylaşıyorum.

Mutfakta vakit geçir, bak nasıl iyi gelecek

Çocuklarla ilgilen.

… kurslarına git

…. atölyelerini kaçırma

……

Bir gün bir ses dedi ki; karşında bir ayna olsa gördüğün ne olurdu?…

Bu soru öyle bir etki yarattı ki bende… Verecek ezberlenmiş bir cevap bulamadım. Gerçekten ben ne görüyorum kendimden nasıl yansıyorum… Ben kimim?..

Gerçekten ben kimim?

O an fark ettim ki insanlar kendi pencerelerinden gördükleri ben’i tanımlama/tamamlama yarışındalar…

Koçluk yolcuğumu başlatan soruyu duymuştum artık.

Kendime yolculuğum, kendi çapımda başlamıştı…

Kaybedecek bir an’a bile tahammülüm yoktu. Gelecekte var etmek istediğim ben için koçluk hizmeti almaya hazırdım. Tüm potansiyelimi fark değerimi tüm parlaklığı ile yansıtmaya hazırdım…

….. ve hikayemi başa sardım.

Ne zaman vaz geçtim kendim olmaktan bilmiyorum…Hep onay almayı bekleyen gözlerle bağladım ellerimi kollarımı…

Şimdi anlıyorum ki kendim olmaktan vazgeçtiğim an, hep takip edecek ayak izleri aramışım…

Hep “birileri gibi” olmuşum.. Kendim olma ihtimalinden bile saklanmışım köşe bucak…

Kocamı mutlu etmek için, hayal ettiği eş olmak için mi dedim önce…

Lakin evlenmeden önce de bir “ben” yokmuş…

Babamın onayını almak için istediği “namuslu, hanım, usturuplu” genç kız olmak için mi vazgeçtim kendimden?…

Bilemedim…

Üniversitede arkadaşlarımın yanında olabilmek için mi “güzel” dedim hiç dinlemediğim müziklere?….

Annem onaylasın diye mi arkadaşlarımı seçme hakkımı teslim ettim ellerine?…

Ya da, komşular “hamarat” desin diye mi öğrendim yemek yapmayı?…

Oysa aram hiç iyi olmadı mutfakla…

Yıllarca yaptığım her iş için onay bekledim,

Aldığım her karar için onaylanma bekledim…

Hep çevremdekilere bakmışım; gözlerinin içine içine bakmışım…

-Ne derler? diye korkmuşum …

“İstenmeyen” olmaktan korkmuşum…

Şimdi şaşkınlıkla soruyorum kendime:

-Kimim Ben?…

-Neleri severim?…

-Neleri sevmem?

Doğru sorularla karşılaşınca, kendime açılan yolla barıştığımı görmekten döküldü göz yaşlarım…

Benim titrek adımlarımdı bu göz yaşlarım…

Doğru sorular…

???..

Neden şimdiye kadar sorulmadılar…

Neden yolum bu sorularla kesişmedi bilmiyorum…

Bilmiyor muyum gerçekten?

Aslında biliyorum galiba…

Nasıl inandıysam bir şey bilemeyeceğime, fikrimin olamayacağına…

Soru sormaya hiç ihtiyacım olmadı ki…

Hep yapmam gerekenleri söyleyecek birileri vardı zaten etrafımda..

Soru sormayı hiç öğrenememişim ki?…

Görmemek için sırtımı döndüğüm kapıları, güçlü sorularla görünür oldu.

Yer yer zorlandım; Köşeye sıkıştırdığım kendim, yıkıntıların arasından elini uzattı bana…

Tuttum elimi, kendime gülümsedim; Gücümü kesen sesler/ yüzler belirdi önümde…

“Bunu nasıl bilmezsin” bakışı … “Öyle çocuk yetiştirilir mi” imaları… “Dinle de öğren” direktifleri…

“Sen de yap bir şeyler” “Hiç mi beceremeyeceksin”

“Ben olsam, öyle yapmazdım” diyerek başlanan ince iğnelemeler… Yoruldum savaşmaktan…

Yoruldum sessiz itaatlerden… Bu kadar kalede varlık mücadelesi gösterme çabasından, Yoruldum yenik/ eksik hissetmekten…

……………. ………… Oysa şimdi…

Koçluk yolculuğumda, yansımamın üzerindeki tozları silkeleyen sorularla açılan kapılardan geçmeye devam ediyorum… Korkmadan…

Var olan yollardan yürümek zorunda olmadığımı fark ederek kendime giden yepyeni yollar açıyorum…

Gerekirse yolları değiştirebileceğimi biliyorum artık.

Hayatımın direksiyonundayım. Korkmadan uyguluyorum aldığım kararları…

Not kağıdım, kalemim ile yelken açıyorum “kendimle arama giren engellerime” … Kendimle baş başa kalana kadar devam edeceğim… Sarıp sarmalayıp, şefkatle sarılacağım kendimin her zerresine…

Kalan ömrümün en genç gününde ” var etmek istediğim kendim” için geleceğe yürüme kararı ile kapatıyorum geçmişin perdelerini… Sürekli yenilenen kendime hoş geldim! www.emineozcan.com.tr

Benzer

Yorum Yaz