Koçlukla Dönüşen Yolculuk Hikayeleri – Emine Özcan

Emine Özcan

Bu yazıda kendine yolculuğunu başlatan bir deneyime eşlik ediyoruz. Farkındalıkla okunması temennisi ile…

Bugüne kadar yapmış olduğum, sayısı 1800’ü aşan koçluk görüşmelerimden süzülen hikayeleri sizlerle paylaşıyor olmak muhteşem.

İnsanlar çözümlerini; kendi biricikliğinde, kendi deneyimleri-değerleri ışığında bulur. Siz, sorun çözme sisteminizi nasıl tanımlarsınız?

……………

Kulağımda yankılanan seslerle kalktım sandalyemden…

“Kalan ömrünün en genç günündesin ve kalan yolun başındasın…

Nereden geldiğin değil, nasıl yaşamayı tercih ettiğindir seni gerçek SEN yapan…”

Farkındayım artık yaşadığım hayatın “tercih ettiğim hayat” olmadığını…

Düne ait kitabı kapatıp yarının ilk sayfasını yazmaya başlıyorum…

Hemen, şimdi!

……………………..

Kendini nasıl var etmek istiyorsun?

Yansız, yargısız bir soru değdi kulağıma…

Cevabı kocaman bir sessizlik…

Ben kimim…?

Kimler için gerçeğim?

Kimler için alınıp, işi bitince verilen bir nefes gibiyim?…

Kimde kalıcı kimde geçiciyim…?

Kimim ben gerçekten?…

Ruhum kimlerle bütün?

Kime ters, kime paralel?…

Hep bu sorularla çıkmışım yola…

Ne önemsemişim kendimi…

Kaf dağındaki en büyük eve kurulmuş ejderha gibiymiş Kibrim…

Yalnızlığıma ne palavra sebepleri paravan kılmışım…

Oysa hayat bana ben kadar yakınmış

Oysa ben kadar uzakmışım kendimden…

Fark sadece geçmiş ve gelecekten sıyırabildiğimiz AN’dan ibaretmiş…

O kadar…

Canım kızım…

Korkularıma esir olduğunda gözlerine sığınmaya alıştığım limanım…

Oysa şimdi gözlerine baktığında kendi korkularımı görüyorum sende…

Kendimi görüyorum…

Kızgınlığım katlanıyor yine…

Babamın bana işlediği korkuları hoyratça nakşetmişim kızımın gözlerine,

Fark ediyorum…

Ahhhh baba….

Gittin belki dünyadan ama hala beynimde hapissin…

Hala seni düşünmenin sırtını acıttığı, ayaklarını sızlattığı küçük bende esirsin…

Ahh baba…

Ne olurdu, gerçek olsaydın…

Oysa korku oldun sadece…

Ürkek, korkak yanımın mimarısın…

Seni affetmeme bağlı var olmam…

Fark ediyorum…

30 yıl oldu gideli ama bana bıraktığın anılarla hala varsın…Kızıma borçluyum seninle kalan çocuk yanımı özgürleştirmeyi,

Kendimi sevmeyi,

Çocukluğuma şefkatle sarılmayı…

Yolum yavaş yavaş aydınlanıyor…

Eminim artık…

Senden kurtulana kadar soracağım sorularımı…

Tüm bedenim liğme liğme olsa da,

Acıdan bayılsam da…

Vazgeçmeden kazıyacağım seni kendimden…

Koçluk yolculuğumda, yansımamın üzerindeki tozları silkeleyen sorularla açılan kapılardan geçmeye devam ediyorum…

Korkmadan…

Var olan yollardan yürümek zorunda olmadığımı fark ederek kendime giden yepyeni yollar açıyorum…

Gerekirse yolları değiştirebileceğimi biliyorum artık. Hayatımın direksiyonundayım.

Korkmadan uyguluyorum aldığım kararları… Not kağıdım, kalemim ile yelken açıyorum “kendimle arama giren engellerime” …

Kendime varana kadar devam edeceğim…

Sarıp sarmalayıp, şefkatle sarılacağım kendimin her zerresine…

Kalan ömrümün en genç gününde ” var etmek istediğim kendim” için geleceğe yürüme kararı ile kapatıyorum geçmişin perdelerini…

Benzer

Yorum Yaz