Kendimizi Beslemediğimiz Sürece, Çevremizi Besleyemeyiz – İpek Kıran

Editör

Uzman Psikolog İpek Kıran, “Her gün iyi ki psikoloji okumuşum diyorum ve mesleğini severek yapan insanlardan olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.” diyor.

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Merhaba, Ben İpek Kıran. Uzman Psikoloğum. İstanbul’da doğdum ve büyüdüm. Bahçeşehir Üniversitesi ingilizce Psikoloji bölümü mezunuyum. Lisans eğitimimin bir bölümünü öğrenci değişim programıyla Belçika Lessius Üniversitesi’nde tamamladım. Lisans eğitimim sonrasında İstanbul Haliç Üniversitesi Uygulamalı Psikoloji bölümünde yüksek lisans eğitimime ve akademik çalışmalarıma devam ettim.

Bir çok eğitim ve sertifika programına katılarak Aile Danışmanı, Oyun Terapisti, Co-Psikodramatist ünvanlarını aldım. Uzun yıllar İstanbul’da Uzman Psikolog olarak Psikolojik Danışmanlık Merkez’lerinde, aynı zamanda eğitim kurumlarında da koordinatör olarak görev yaptım.

Daha sonra radikal bir karar alıp konfor alanımdan çıkıp çocukluktan beri hayalini kurduğumİzmir’de yaşama fikrini gerçekleştirdim ve taşındım. Eğitimin ve öğrenmenin yaşam boyu devam ettiğini düşünen bir birey olarak halen özellikle alanımla ilgili güncel bilgileri ve eğitimleri takip eder ve mesleki açıdan kendimi geliştirmeye özen gösteririm.

Mesleki gelişimim yanında, yeni diller öğrenmek, enstrüman çalmak, puzzle yapmak, seramikle vakit geçirmek benim vazgeçilmezlerim arasındadır.

Bu alana uzmanlaşmaya ve başka insanların hayatına dokunmaya karar vermemiz nasıl oldu? Siz mi seçtiniz yoksa başka birileri mi sizi teşvik etti? Biraz kendi yolculuğunuzdan ve hikayenizden bahseder misiniz?

Küçüklüğümden beri kişileri dinlemeyi, yardımcı olmayı çok severim. Ortaokulda öğrencilere plaket verilirken benimkinde “Sohbet Arkadaşım” yazıyordu. O zaman ne demek olduğunu anlayamasam da şuan mesleki penceremden baktığımda daha anlamlı geliyor. Ortaokul sonrası düşüncelerim netleşti ve tüm lise hayatım boyunca psikolog olmak istedim.

Zaman zaman bazı insanların, kabul gören ya da daha popüler olan meslekler dışında bir tercihte bulunmamı yadırgadıklarını hissetsem de ailem her zaman destek oldu. Bir ergen olarak ailemin yanımda olmasi ve tercihlerimde bana destek olması güven veriyordu.

Tabi ki kolay olmadı, üniversite sınavı, lisans, yüksek lisans, alınan eğitimler bir çok meslekten daha uzun süren eğitim hayatı. Ama her şeye rağmen bu süreç bana çok keyif veriyordu. Bunun yanısıra, öğrenmek, tecrübe etmek mesleki açıdan daha donanımlı hale gelmemi sağlıyordu.

Her gün iyi ki psikoloji okumuşum diyorum ve mesleğini severek yapan insanlardan olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.

Uzmanlaştığınız bu alan son zamanlarda oldukça popüler oldu, siz bu ilgiyi nasıl yorumluyorsunuz?

Daha önceleri insanların çoğu maalesef psikolog desteği alma konusunda çekiniyorlardı, belki de daha önemlisi kendilerine bu konuda desteğe ihtiyaç duyduklarını söyleyemiyorlardı. Dediğiniz gibi bu son yıllarda değişti, her şeyin değiştiği gibi insanların bakış açıları da yenilendi.

Bir insanın nasıl sağlığı zaman zaman bozulup değişiyorsa örneğin grip olabiliyorsak psikolojimizin de zaman zaman değişişklik göstermesi çok normal. İnsanlar da bunun farkına varmaya başladı. Aynı zamanda teknoloji sayesinde uzaktan bile terapi gerçekleştirmenin etkisiyle insanların rahatlıkla erişebileceği bir destek haline geldi.

Kıtalar arası bile terapi yapmak mümkün ve yaygnlaştı. Eskiden uzak durulması, kontrol dışı bir algı varken şuan hayatla iç içe olması, destek istemek ve bundan çekinmemek kişileri başka bir noktaya taşıyor.

Sadece popülerlikle birlikte bilgi kirliliği, yetkinsizliğin artması alanı zorlaştırıyor. Danışanın hangi yola ilerleyeceğinin önüne engeller koyabiliyor. Bu yüzden danışanların uzman seçerken dikkatli olmaları gerekiyor.

Uzman olduğunuz alanda danışanlarınız en çok size hangi sorunlarla geliyorlar?

Bunu spesifik söylemek çok zor fakat kişinin travmatik anılarını tetikleyici her sorun ile gelinebiliniyor. Bazen izlenilen bir filmdeki bir sahne ile, bazen tekrarlayan rüyalar ile, bazen kavgalar ile, bazense gelecek kaygısı ile.

Korkular, bilişsel inançlar,ilişkiler, yeme bozuklukları, takıntılar.. Siz bir yandan da bildiğimiz kadarıyla sürekli kendinizi geliştirmeye ve bu alanda en son gelişmeleri yakından takip etmeye devam ediyorsunuz.

Bu konuda son zamanlarda neler yapıyorsunuz, hangi alana odaklanıyorsunuz?

Daha önce bahsettiğim gibi psikoloji hayat boyu öğrenme demek. Eklektikçalışmakla birlikte EMDR’de (Eye Movement Desensitization and Reprocessing) gelişen eğitimleri, konferansları, güncel bilgileri yakından takip ediyorum.

Her ekol içinde muhteşem çalışmalar oluyor. Bilgilerimizi tazelemek, değişen dünyada daha hızlı ve kalıcı çözümler almamızı sağlıyor.Özetle alanımla ilgili bütün gelişmeleri takip edip mesleki gelişimimi her daim güncel tutmaya çalışıyorum.

Bazı insanlar potansiyelleri olmasına rağmen değişim için adım atamıyorlar, bir türlü harekete geçemiyorlar. Bunun sebebi nedir? Bir çok sebebi olabilir. Kişinin geçmişi, anıları, inançları hepsi onu bir bütün yapıyor.

Adım atmasındaki engeller neler, adım atarsa karşılaşabileceği olumlu yanlar veya olumsuz yanlar neler. Bazen adım atamamanın bile ikincil kazançları olabiliyor.

Tek tek sürece bakılması ve travmatik süreçler varsa iyileştirilmesi sağlanmalıdır.Tabii ki sizin de dediğiniz gibi öncelikle adım atmaları ve tüm kaygılarını bir kenara bırakıp destek almaya açık olmaları gerekiyor.

Bazı kişiler bu alana ön yargıyla yaklaşıyor. Hatta hiç inanmayanlar da var. Böyle bir düşünceye sahip olanları nasıl ikna etmek gerekiyor?

Kesinlikle önyargı ile gelen danışanlarımız olabiliyor. Ama geliyorlar. Burada o önyargının nereden oluştuğu, yardım alırsa pozitif veya negatif hayatına neler katacağı konuşuluyor. Önyargılı olmasına rağmen odada olması çok anlamlı oluyor. Terapide sadece konuşulan, anlatılan değil sessizliğin de anlamını biliyor.

Kişi hazır oldukça, sürece, terapiste güvendikçe ikna oluyorlar. Özel yaşamınızda arkadaşlıklarınızda bu uzmanlığınızı arka planda kullandığınız ve analiz yaptığınız durumlar oluyor mu?

Psikoloji okurken her öğrenci gibi patalojiyi, kuramları öğrendikce kendimizden, çevremizden çıkarımlarda bulunuyordum. Şuan sosyal medyada psikoloji öğrencilerinin bu tarz paylaşımlarını görüyorum.

Bu alanda hizmet almak isteyenlere ne tavsiye edersiniz? Hizmet alacakları uzmanlarda hangi özelliklerin olup olmadığına dikkat etsinler?

Lütfen hangi uzmandan destek alacaklarsa, diplomalarını sorsunlar, eğitimlerini incelesinler. Her alanda olduğu gibi psikoloji alanında da yetkin olmayan diplomasız bireyler olabiliyor. Sosyal medya da görünür olmak ile nitelikli eğitim ve aktarıma sahip olmak bambaşka şeyler.

Sizin gibi profesyonel olarak bu mesleği yapmak isteyenlere ne tavsiye ediyorsunuz?

Çok okusunlar, dedektif gibi her şeyi araştırsınlar. Psikoloji upuzun bir yol ve hayat boyu öğrenim gerektiriyor.

4 yıl lisans eğitimi zorunlu ama yüksek lisans bir tercihtir. Hangi alanda çalışmak kişiye iyi gelecekse o alanda kendini yetkinleştirmek daha doğru olacaktır. Bir psikolog olarak her alanda uzmanlaşmak sağlıksız ilerlenen bir yol olur. Lisans sırasında yapılan stajlar yetkinlik alanı seçimini kolaylaştırabilir.

Dil öğrenimi çok önemli. Bir çok kaynağı kendi dilinde okumak yararlı olabiliyor. Lisans diplomamı aldım diyince yol bitmiyor. Güncel eğitimler, bilgilerle hep tazelenmek gerekiyor.

Kendi süreçlerinden geçmeleri çok önemli, danışan bir konu ile geldiğinde kendileri tetiklenebilir ve bu durumda terapi süreci sağlıklı ilerlemez. Eğitimler, süpervizyonlar ve danışan koltuğuna oturmaları onları daha yetkin yapacaktır. Dinlemek, o odada danışanla birlikte olmak, danışan için orada olmak önemlidir.

Son olarak okuyucularımız için bir mesajınız var mı?

Kendimizi beslemediğimiz sürece, çevremizi besleyemeyiz. Kaynaklarınızı, duygularınızı, kendinizi, olduğunuz kişi olarak iyi tanıyın. Farkındalık hep sizinle olsun. Sevgilerimle.

Benzer

Yorum Yaz