”Numeroloji Önce Seni Değiştirir, Sen Değiştikçe Söylediklerin Değişir.” – Esra Dündar

Editör

Numeroloji Uzmanı-Reiki Sayın Esra Dündar ile ‘Numeroloji Önce Seni Değiştirir, Sen Değiştikçe Söylediklerin Değişir’konusu üzerine kapsamlı ve keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Sunucu: Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Esra Dündar: Ben, 1971 İzmir doğumlu olup Mimar Sinan Güzel Sanatlar Grafik Tasarımı okumuş ve oralardan çok farklı alanlara merak duymuş birisi olduğumu söyleyebilirim. Ellerimi kullanabileceğim her şeye merakım ve ilgim olduğunu keşfettikten sonra sadece grafik tasarımcısı olarak kalamadım.

Bir dönem dikiş kursuna gidip dikiş dikmeyi öğrendim. Bir dönem kendime yapmak üzere tasarladığım takıları bir çok büyük markaya verdim. Sonra araya iki çocuk sığdırınca ve anaokulu zamanları geldiğinde farkettim ki gösteri kostümü de tasarlayabilirim. O işe el attım. 3 sene boyunca okulların sene sonu gösteri kostümlerini tasarladım, modelistliğini yaptım. 

Yeni işimden önceki 40 yaş durağındaki baba kaybı ve boşanma ile 48’ lerime kadar Numeroloji eğitimi, reiki eğitimi, yeni olarak şaman öğretisi eğitimi alıp, aile dizimi, nefes terapileri, somatik çalışmalara katılmalar derken kendi özüme doğru bir yolculuğun içinde buluverdim kendimi. Ve bütün bunların sonunda sayılar, renkler ve taşlar ile çok güçlü bir bağım olduğunu keşfedip 2021’de instagram üzerinde “MOPOKE.e” sayfamı yarattım.

Ve bu sayfada kendime, ellerimle üretebildiğim, numeroloji üzerinden dile geldiğim, renklerin tonlarının içinde kaybolduğum, hepsini aşkla bir çatı altında  topladığım bir dünya yarattım,. Ve bugüne kadar öğrendiğim bütün bilgileri harmanlamış oldum nihayetinde.

Ve yaptığım şeyin sadece kolye ve bileklikten ibaret olmadığını söyleyebilirim. M.Ö 500’lerde Pisagor’dan günümüze kadar son derce kadim bir ilim ve bilgi olarak gelen, isimlerimizin sırlarını sayılarla ortaya koyan, Numeroloji Analizi yapıyorum.

Tercih edene ya da isteyene de kendi analizine uygun olan renkleri belirleyerek yarı değerli taşlar ile aksesuar yapıp, taşlarını da reiki ile bizzat kendim temizleyip sonra da kişinin ismindeki karmik borç sınavlarında ihtiyaç duyacağı pozitif enerji, duygu ve düşüncelerin taşlara kodlamasını yapıyorum. Anlatması biraz uzun olsa da yapması benim için keyif dolu bir işim olduğunu söyleye.bilirim.:))

Sunucu: Bu alana olan ilginizi ilk ne zaman fark ettiniz?

Esra Dündar: Aksesuar yapma yaratma kısmı daha önce zaten içinden geçtiğim fakat sonra ara verdiğim bir şeydi. Numerolojiye olan ilgim ise ilk olarak kendim için baktırmamla başlayıp, ki öncesinde Numeroloji ile ilgili hiçbir bilgimin olmadığını da eklemeliyim. O gün bana söylenenler, sayılarla olan bağlantılar, bende bambaşka bir sayfa açtı.

O günün sonunda “bunun eğitimini almam şart düşüncesi” çok netti ve kararımı vermiştim bile. Aksesuar ile birleştirmem çok daha sonra oldu. Çünkü ellerimi işin içine de katmak isteği baş gösterince, neyle birleştirebilirim ben Numerolojiyi düşüncesinden sonra oluştu o kısım.

Sunucu: Bu alanla ilgilenmeye başladıktan sonra sizin hayatınızda neler değişti, hangi alanlarda açılım oldu?

Esra Dündar: Numeroloji analizimde bana söylenenlerden sonra o gün şu ışık yandı zihnimde. Evet iç sesim yaptığımın doğru olduğunu söylüyordu hep ama karşımdaki insanlar başka şeyler söyleyince ben ikileme düşüyordum. Ve o gün duyduklarımın, aslında gayet iyi bildiğim ama arkaya ittiklerim olduğunu anlamam ile beraber dedim ki ;“ya ben doğru hissediyormuşum.

Ne kadar çok oyalanmışım başkalarının yollarında, başkalarının doğru ve yanlışlarında”. Ve sonrasında aldığım eğitimler ile açılımlar gerçekten inanılmaz oldu. Başkalarının isim analizlerinde kendimi de gördüm ve iyileştirdim.

Karşımdakine ışık tuttukça bende aydınlanıyordum. Ve bu çok karşılıklı işleyen, o şifalanırken benim de çaktırmadan şifalandığım bir süreç. Analizlerde karşımdakine söylediğim her kelime, her cümle ile kendi hakikatimi de kendime sürekli hatırlatmış oluyorum. 

Sunucu: Uzmanlaştıktan sonra kendi hayatınızda ruhsal zihinsel ve bedensel olarak değişiklikler oldu mu ? Neleri fark ettiniz?

Esra Dündar: Evet çok ciddi değişimler yaşadım. Tabi bu değişimler öncesinde kendim için aldığım aile dizimi, nefes terapileri ile de hareketlenmişti zaten. Numeroloji ise her dakika iyileşme sürecini destekleyici kuvvet oldu. Kendi travmalarım ile üzerime yapışmış ve yük gibi farkında olmadan taşıdıklarımı bir bir üzerimden atabilmemi sağladı hala da buraya hizmet ediyor.

Mesneviye duymaya başladığım ilgi ve oraya biraz yönelmem ile numeroloji seanslarımda söylediklerimin şekli değişmeye başladı. Ikisinin bilgisinin nerelerde ve nasıl birleştiğinin keşifleri başladı. Bir çok negatif, bana hizmet etmeyen duygu ve düşüncelerimi temizleyebilmeye başladım.

Neden tutunmaya ihtiyaç duyduğumu, neden mükemmel olmaya çalıştığımı, neden görünür olmaya bu kadar ihtiyaç duyduğum gibi bir çok ayrıntıyı gözlemleyebilir oldum. Ve bütün bunlar iyileşirken bedenimde, önce bütün biriktirdiklerimin kusması yaşandı, akabinde özgürleştikçe hafiflemeler başladı. Kendi kendimi nasıl iyileştirebildiğimi keşfettim.

Sunucu: Bu alana uzmanlaşmaya ve başka insanların hayatına dokunmaya karar vermeniz nasıl oldu? Siz mi seçtiniz yoksa başka birileri mi sizi teşvik etti? Biraz kendi yolculuğunuzdan ve hikayenizden bahseder misiniz?

Esra Dündar: Bu yola adımı atmama bir dostum vesile oldu. O önüme getirdi, yolu açmış oldu ben içine daldım. Daldıkça derine indim. Bana iyi gelen şeyleri paylaşmayı oldum olası çok sevdim. Ama burada öğrendiğim şey, karşı taraf istemiyorsa paylaşmamak gerektiği oldu. Ve kendim içinden geçip deneyimlemeden, doğruluğunu görüp içselleştirmediğim bilgiyi, karşı tarafla paylaşmamaya dikkat etmeye çalışırdım zaten ama daha çok dikkat eder oldum zamanla.

Özellikle karşımdakinin yolunu onun için daha karmaşıklaştırmamak adına. İşin içine iyice girdikten sonra kendimde gözlemlediğim bir diğer şey de, tam da bunun için bu yaşama gelmiş olduğum oldu. Çocukluğumdan itibaren geçtiğim bol acılı, sıkıntılı deneyimlerin hepsinden geriye, yüzümden hiç eksik etmediğim gülümsemem ve çok güçlü bilgiler kaldı bana.

Zorun içinden geçerken Yaradan ile duygusal bağlantımın çok güçlü olduğunu farkettim. Beni hafifleten o ışığı içimde hep hissettim yaşamım boyunca. Ama öyle de süreçler oldu ki yeni bir Esra’yı defalarca kendim doğurmak gibiydi. Sancıları uzun ve çok kuvvetli. Ama her sancının sonunda yeni doğanı kucağa almak nasıl bir yaşama hazzı veriyorsa, ben de her seferinde bu hazzı alabildim çok şükür.

Sunucu: Uzmanlaştığınız bu alan son zamanlarda oldukça popüler oldu, siz bu ilgiyi nasıl yorumluyorsunuz?

Esra Dündar: Herkesin son zamanlarda sıklıkla söylediği gibi zaman hızlandı. Tekamülümüzü, buraya neden geldiğimizi yüzümüze sert tokatlarla anlatmak zorunda kalıyor hayat, evren, Allah adına ne derseniz. Çünkü biz insanoğlu olarak hatalarımızdan ders almak yerine suçlamak üzerinden gitmeyi, kendi duygumuza düşüncemize bakmak yerine karşımızdakinin duygusu üzerinden yürümeyi, kendi yolumuzdan gitmek zor geldiği için yanımızdakinin yolundan gitmeyi seçmekte dirayetliyiz.

Ve maalesef başımıza devamlı gelen aksiliklerin neden geliyor olduğuna bir bakmak yerine şikayet etmeyi tercih ediyoruz. “Hastalıkların duygusal bedenimizle nasıl bir bağlantısı var acaba?”, “bakmam ve düzeltmem gereken ne olabilir?” demek yerine ilaçlarla bedenimizi uyuşturmayı tercih ediyoruz. Ruhumuzla olan bağlantımız, hazlarımızı abartılı yaşamak isteğimize kurban gidiyor.

Birlik olmak yerine boşvermek ağır basıyor. Boşvermemiz gereken yerde bırakmamak için uğraşıyoruz. Insanlığımızı kaybettikçe de sınavlar ağırlaşıyor. Çünkü ancak acılara bulandıkça kafamızı kumdan çıkarıp kendimize dönmeye başladığımız için, yardım alabileceğimiz alanlara da ilgimiz bu sebepten artıyor diye düşünüyorum.

Hepimiz güdüsel olarak kendimizi iyileştirmek için uzmanlaşıyoruz aslında. Bu da ne yoldan olursa olsun, olması hayırlı bir şey sanki. Ama burada önemli olan sadece öğrenmek değil bu bilgileri içselleştirmek olmalı. Kendin uygulamadığın her bilgi çöp olmaya aday oluyor. Sürekliliği olamıyor.

Yani başlarken önce kendimizi iyileştirmek için başlamak önemli. Karşımızdakini iyileştirmek, onu düzeltmek için değil. Rol yapıp kendimizi kandırmaya çalışarak değil. Çünkü biz iyileştikçe, etrafımızdakiler de iyileşmeye başlıyor. Deneyimle sabit diyebilirim bunun için.

Sunucu: Uzman olduğunuz alanda danışanlarınız en çok size hangi sorunlarla geliyorlar?

Esra Dündar: En çok sıkıntıyı kendimize, özümüze şefkat duyamama, kendimizi gerçekten sevememe ve bu sevgiyi hep karşıdan bekleme, karşımızdakinden şikayet etme, durum ve kişilerde takılıp kalma, kabullenmekte zorlanmalar ile karşılaşıyorum.

Kurban rolleri, gereksiz yükleri yüklenme, hissizleşme, boşverme ve özgürlük anlayışımızın çok yanlış yerlerde hapsolmuş olduğunu söyleyebilirim. Duygularımızla yüzleşmekte ve kendimizi yeniden yaratmak için çabalamakta isteksiz olduğumuzu düşünüyorum.

Ülkece kalp sakral çakra ve kalp çakra da denge problemlerimiz var. Gerçekten sevemiyoruz. Seviyor-muş- gibi yapabiliyoruz. Hep bir beklentiye düşüveriyoruz sevgimizi verirken.

Sunucu: Özellikle odaklandığınız ve danışanlarınızda çözüm bulduğunuz alanlar nelerdir? Varsa düzenlediğiniz eğitimlerin ve çalışmaların içeriğinden bahseder misiniz?

Esra Dündar: Öncelikle şunu söyleyeyim, çözüm her zaman kişinin kendisinde her zaman. Ben bir ton şey söylerim karşı tarafın aklında kalan tek cümle olur mesela. Ve o cümle ona yardımcı olacak cümledir kendisi de bilir ama eğer işine gelmezse, korkarsa yine kaçmaya ve uyumaya devam edecektir.

Odaklandığım şeyler ise kişinin analizine bakarken tabi ki onun kendi karma sınavlarına öncelik vermek oluyor. Bunun bilgilerini ona iyi anlatabilmek. Hatırlatabilmek. Önce hem pozitif etkilerini hem negatif etkilerini söyleyip sonra da dengeye nasıl gelebileceğini, nasıl davranırsa dengenin bozulacağının bilgilerinin aktarımı gibi…Kendi deneyimlerimle içinden geçip ödülünü gördüklerimi onların kendi haritalarında nasıl uygulayabileceklerini biraz anlatmaya çalışıyorum bazen daha akılda kalıcı olması adına.

Eğitim vermiyorum henüz. Çünkü alanda karşılıklı 2 kişi olarak buluşmak ve detayları daha net takip etmek beni daha çok büyülüyor şu an. Ama zamanla değişebilir tabii.

Sunucu: Siz bir yandan da bildiğimiz kadarıyla sürekli kendinizi geliştirmeye ve bu alanda en son gelişmeleri yakından takip etmeye devam ediyorsunuz. Bu konuda son zamanlarda neler yapıyorsunuz, hangi alana odaklanıyorsunuz?

Esra Dündar: Evet yeniliklerle birleştirmeye kayıyor buluyorum kendimi devamlı. Olay ilk öğrendiğim şeklinden bayağı çıktı zaten. :)) Öncesinde reiki ile alan temizliği yapıp niyetleri belirliyorum mesela. Ve kişinin benliğinin, isterse o alandan ihtiyacı olanı alabileceği şekilde niyetler koyuyorum.

Alana semboller yerleştiriyorum. Şaman öğretisi ile aldığım ilk eğitim, içimde başka potansiyeller de olduğunu farkettirdi. Şimdi taşlarla olan ilgim alakam da kuvvetlenmeye başladı ve boyut değiştirmeye başladı.

Renklerin titreşimleri, sayıların titreşimleri, harflerin titreşimleri, duaların gücü , taşlar ne anlatıyor derken kendi titreşimim ve farkındalığım yükseldikçe bu değişimlerde kendiliğinden ortaya çıkar oluyorlar. Önüme düşüveriyor diyebilirim. Neye nasıl evrilecek sonrası bilmiyorum ama şu an olduğum noktada ne yapıyorsam sevgiyle yapıyorum elimden dilimden karşıya da bulaşsın diye.

Sunucu: Uzmanlık alanınızda gerçekleştirmek istediğiniz en büyük hayaliniz ve projeleriniz neler?

Esra Dündar: Çok hayal kurmayı bilen biri olmadım ben. Daha doğrusu çocukken hayalperesttim ama bir ara yaşadıklarımın ağırlığı ile kaybetmişim onu. Son zamanlarda onu tekrar canlandırma çalışmaları içerisindeyim diyebilirim:)). Içimdeki sanatçı çocuğa tekrar kavuşmaya çalışıyorum.

Ama daha çok insana ulaşabilmek, el uzatabilmek en büyük hayalim diyebilirim. Bu beni çok besleyen bir şey. Ama bunun reklam yaparak değil de dilden dile tavsiye şeklinde doğal bir şekilde evrilmesi benim doğama doğalıma daha uygun. Doğal sürecinde gelişen şeyleri seviyorum. Nerde ne kapı açılır diye ısrarcı olup tırmalamak yerine kendimi dengeleyerek o kapının belirmesine seyirci olmak daha çok keyif veriyor. O kapıdan hiç beklemediğim anda gelenler daha değerli oluyor.

Sunucu: Son yıllarda bu alana ilgi oldukça arttı. Özellikle sosyal medyada çok fazla bir bilgi kirliliği de yaşanıyor. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Esra Dündar: Ben her zaman bir şeyin eğitimini aldığın an tamamsın artık demedim diyemedim kendime. Belki benim ki de fazla titiz bir düşünmedir, bu düşünceye de saygı duyarım. Ama benim kendi fikrimce savunulan, öğrenilen ya da söylenilen bilgi, yaşamadan, içinden geçmeden, kendin hazmedemeden, derinini anlayamadan ezber şeklinde veya yanlış aktarılır olduğunda karşıda bir kaos yaratıyorsa bunun da bize bir bedeli olacağına inanıyorum.

Dikkat etmek, hemen her şeye atlamadan önce biraz araştırmak, acele etmemek, tavsiye almak, dışarıdan gelenin sendeki uyumunu gözlemlemek önemli. Her şeye körü körüne inanmamak, kendi değerimizi de önümüze alarak dinlemeye duymaya izin vermek daha doğru geliyor. Tabii bunun da dengesi önemli eğitimini alıp senelerce olmayı beklemekten bahsetmiyorum.

Sunucu: İnsanların farkındalıkları arttıkça hayatlarında yolunda gitmeyen ve kötü giden şeyleri değiştirmek istiyorlar. Bedensel ruhsal ve zihinsel açıdan sizden hizmet alanlarda nasıl bir etki bırakıyorsunuz?

Esra Dündar: Şimdi bu benim değil, benden hizmet alanların cevaplayacağı bir soru sanki 🙂 Yani ben çok memnunum her tanıştığım kişiden. Özellikle muhabbet şeklinde geçtiği için, bu işi gerçekten severek ve yeni bir kişi tanıyacak olmanın heyecanı ile yapıyorum bir kere ve ortamın enerjisi oldukça yüksek oluyor diyebilirim. Özellikle karşı tarafta aynı enerji ile karşılık verirse çok keyifli geçiyor seans. Geri dönüşler olduğunda da, faydaya aracı olabildiğim için şükretme şansına sahip olmuş oluyorum.

Sunucu: Bazı insanlar potansiyelleri olmasına rağmen değişim için adım atamıyorlar, bir türlü harekete geçemiyorlar. Bunun sebebi nedir?

Esra Dündar: Potansiyel hepimizde varolan bir şey aslında. Bedenlenmeden önce burada ihtiyacımız olacak enerjiyi de beraberimizde getiriyoruz dünya alemine. Yani aslında depoyu doldurup geliyoruz ama iyi kullanamıyoruz. Çocukluğumuzdan getirdiğimiz sonradan hiç yüzleşilmeyen, nasıl yüzleşileceğinin yolları bilinmeyen bir çok endişe ve korkuya sahip olarak büyüyoruz.

Olgunlaşmakta zorlanıyoruz. Ve Numeroloji der ki biz ismimizi seçerek geliyoruz bu hayata. Sınavlarımızı da. Içinden geçeceğimiz zorlukları da. Birincil ruh varlıklarımızla anlaşmalar da yaparak gelip en güçlü acıları da onlarla deneyimliyoruz. Ne biçim iş bu diyoruz değil mi? Ama bu bilgiler ile olan bağlantılar, olgunlaşma dönemine kadar kopabildiği için sonrasında da hatırlamakta zorlanıyoruz.

Bunların herbirinin üstesinden gelmek istersek o güce sahip olduğumuzu görmek istemediğimiz içindir ki o çocuklukta oluşan korkular, endişeler sonra bizim elimizi ayağımızı bağlayıveriyor. Biz farkında bile olamadan. Ve birazcık da, elimiz ayağımız bağlı yürümeye çalışmanın aslında daha zor olduğunu da görmeyi reddeden varlıklarız sanki. Beşer şaşarız işte. Korkuyorum ben deyip o noktaya hapsediveriyoruz kendimizi. Aşmak için ne yapmalıyım diyemiyoruz. Çok korkuyorum ben yapamam deyip konuyu kapatıveriyoruz.

Sunucu: Yaptığınız işin ruhsal, psikolojik ve spritüel bir tarafı olduğu için bazı kişiler bu alana ön yargıyla yaklaşıyor. Hatta hiç inanmayanlar da var. Bu tarzda bir düşünceye sahip olanları nasıl ikna etmek gerekiyor?

Esra Dündar: Çok ikna etmeye çalışmak taraftarı değilim. Kendimi uzman olarak değerlendirmeyi de doğru bulmuyorum. Gerçekten eğitimini alarak yapanlar var onlara saygı duymak lazım. Ama şöyle bir gerçek de var yaşanmışlık da bir öğreti. Ve kitaptan okuyarak alınamayacak bir öğreti.

Keşişlere, sufilere, evliyalara, bir Yunus Emre’ye baktığımızda o kelimelerle akan bilginin üniversite okumak ile kazanılmadığı herhalde herkes tarafından kabul görür. Ben hep ilim ve bilimin eşit ilerlemesi gerektiğini düşünüyorum. Bilim adamları ilimi reddettiğinde şifa gelmiyor. Sadece ilim ile de şifa gelmiyor. Ikisi harmanlanabildiğinde çıkanın muhteşem olduğuna inanıyorum ben.

Başımız ağrıdığında hemen ilaç vermek yerine onun öncesinde bütünsel bakabilmeyi de bilmek gerektiğini de bizzat yaşayarak öğrendim. Migren ağrılarımı bilimin sadece ilaçla iyileştirmeye çalışmasını da deneyimledim. Ama sürekliliği ve çözümü olmadı. Geçti ve tekrarladı. Ne zamanki ben duygularımı tamir etmeye yöneldim kökten geçti. Yani bilim araç olmalı evet ama amaç olmamalı kesinlikle. İlim, amaç olmalı.

Sunucu: Kendi özel yaşamınızda arkadaşlıklarınızda bu uzmanlığınızı arka planda kullandığınız ve kişiler hakkında analiz yaptığınız durumlar oluyor mu? Neler gözlemliyorsunuz ve neler fark ediyorsunuz?

Esra Dündar: Buraya girdikten bir müddet sonra meslek hastalığına tabii ki de tutuldum:))) Bir müddet sonra herkesin isminin yanında soyadını da öğrenme isteği, o da yetmeyip doğum tarihini de alabilmenin yollarını denemek gibi şeyler çok oldu, olmaya da devam ediyor. Çenemi tutamayıp karşı taraf talep etmeden, iki çift laf yumurtlamalar. Doktoru seçerken ismine göre seçmeler. Gözlem yapmayı hep severdim.

Bu çocukluktan itibaren benimle yürüyen bir şey. Karşı tarafın söylediği şeyin altında yatan duyguyu, neden savunmaya geçtiğini vs. gözlemlemek hem his olarak kuvvetlendi hem gözlem yeteneği olarak. Bu aynı şekilde kendimi de olayların içinde gözlemlemeye başladım demek de oldu. Aşırı tepki verdiğimde mesela gözlerimi bedenimden ayırıp tepeden kendimi gözlemlemeye geçiriveriyorum.

Altta yatan duygumu düşüncemi yakalamaya çalışıyorum. Sürekli tefekkürdeyim ama bazen bunu da abartma haline geçebiliyorum. Şimdilerde farkettiğim üzere fazla detayları gözlemde kalmışız bütünü gözlemeyi unutmuşuz. Detaylarda ciddi yorucu olabiliyor. Şimdi ki değişimim buradan ilerleyecek mesela.

Sunucu: Bu alanda faaliyet gösteren diğer uzmanlardan farklı olarak neler yapıyorsunuz?

Esra Dündar: Herkes yaşadıkları, topladığı bilgi ve deneyimleri kadar değil midir? Ben de ne kadar deneyim yaşayıp, başetmeyi nasıl öğrendiysem, kendimi iyileştirebilmenin yollarını nerelerde bulabildiysem o kadarım. Farkım sadece yaşadıklarımın ve içinden geçmeyi nasıl başardığımın farkı.

Burada ki başarmak ta yaşam enerjimi korumayı başarmış olmak sadece. Fiziksel ‘ben’ farkı değil yani. Ben de öğrendiklerimle beraber herkes gibi yere gümleyebiliyorum. Aynı çukura defalarca düşebiliyorum. Başkasına bu davranışın değişmesi iyi olur derken kendim aynı davranışa düşebiliyorum. Buradaki tek farkım sadece düştüğümde söylenmek yerine bir daha lütfen bunu hatırla Esra diyorum.

Ya da bir an söylenip 3 dakika sonra söylendiğimi farkedip bakış açımı değiştirmeye çalışıyorum ve buradan öğrenmem gerekene döndürüyorum yüzümü. Ya da iyileşmek için kendi kütüphanemdeki şifa bilgilerime bakıyorum. Bir yardım çağrısında bulunduğumda da, dışarıdan gelecek bilgiye kulağımı, gözümü, kalbimi açıyorum. Duaların gücüne de çok inanıyorum kalpten. Eş zamanlılık ile öğreniyorum bir çok şeyi.

Sunucu: Siz hayatınızdaki dalgalı dönemleri nasıl atlatıyorsunuz? Yaptığınız bu çalışmaları siz kendinizde nasıl deneyimliyorsunuz?

Esra Dündar: Öncelikle dalgalanmama izin veriyorum artık. Bazen enerjim aşağılara düşüveriyor. Duygularımla başetmekte zorlanıyorum. Duygu ve düşünceleri bir sıraya koymam gerekiyor. Kendime zaman vermem gerekiyor. Hastaysam yatmam gerektiğine kendimi ikna etmem gerekiyor mesela. Zihnim çok yattın kalk bir sürü işin var diyor çünkü :))

Endişe varsa onun nerden geldiğini, geçmişte nereye uzadığını görmeye çalışıyorum. Bazen önce endişeyi iyileştirme yöntemlerine başvuruyorum. Bazen, o anda yeni bir taktik geliştiriyorum. Mesela “evet şu an endişeliyim”i sesli söylemek ve tekrarlamak çok işe yarıyor sakinleştiriyor. O an zıplamak hoplamak çok işe yarıyor, topraklanma sağlıyor.

Hemen suyun altına girmekte etkili. Nefes alıp almadığını kontrol etmek. Bunlar gerçekten beni endişeden kopartıp anda sakinleştiren şeyler. Tavsiye ederim. Ve bilimsel olarak açıklamaları olduğu da, bir gün bir şey izlerken önüme düşmüştü. “Hah!!! bak Esra düzelmek için çabalarsan, doğru yol senin kalbine düşüyor zaten” demiştim çünkü “bilgi tektir ve herkesin ruhen bu bilgiye sahiptir”deniyor ya doğrudur.

Sunucu: Bu alanda hizmet almak isteyenlere ne tavsiye edersiniz? Hizmet alacakları uzmanlarda hangi özelliklerin olup olmadığına dikkat etsinler?

Esra Dündar: Tavsiye demeyelim ama biraz takip edip, araştırsınlar. Kişi kendisine hitap ediyor mu etmiyor mu bunu anlamaya çalışsınlar? Birisi öneriyorsa da biraz araştırıp kendi kararlarını kendileri versinler. Bu arada deneyip kendisinin görmesi de, bir seçim tabii ki. Bazen de yol senin karşına o kişiyi çıkarır ve sen işte bu kişi dersin.

Ama istediğin sonucu alamazsın. Yaşanan deneyim çok iyi olmadığında da, onun içinde de öğrenilecek bir şey vardır. Böyle bir deneyimim olmuştu benim. Bir inzivada Hintli bir öğretmene denk gelmiştim. Ve sanki hani oralardan olunca iyidir gibi bir algıya düşebiliyor insan ya. Herkes kendinden daha iyidir, ya da daha bilgedir gibi düşünüp kendini teslim edebiliyor.

Ben de düşünce olarak bu gaflete düşmüştüm. Ve bir şüpheye düştüğüm halde, yok ya bana öyle geliyordur deyip yine de önce kendimden şüpheye düşmeyi tercih etmiştim. Ve nitekim sonunda hislerimde haklı olduğum ortaya çıkmıştı. Bir şekilde karşımdakinin de aklı kendindekilerle karışmış ve doğru olmayan davranış yanlışlarına düşmüştü. Ve evet üzülmüştüm. Sarsılmıştım çünkü hiç beklemediğim bir yerden gelmişti.

Ama çok öğretici olmuştu. Kendi hislerime güvenmem gerektiğini öğretmişti. Bilge diye kendimden çok üste koyduğum kişinin de, nefsine yenilip gaflete düşme ihtimali olduğunu öğrendim. Kendi enerjimi nasıl korumam gerektiği ile ilgili bir şeyler yapmak için bir adım atmış oldum sayesinde. Kendini kaptırmadan, kendinden çok yukarı çok aşağı koymadan aynı seviyeden bakabilmenin önemini öğretmiş oldu. Yani herkesten bir şey öğreniyoruz bir şekilde. 

Sunucu: Sizin gibi profesyonel olarak bu mesleği yapmak isteyenlere ne tavsiye ediyorsunuz?

Esra Dündar: Bu üzerinde çok tekrar ve pratik gerektiren bir ilim. Ve kendinden kattıkça çoğalan bir bilgi. Ve gerçekten şekil değiştiren, kalıplar içinde kalmayan bir öğreti. Tek bir kelimenin bile sen değiştikçe anlamındaki derinlik değişiyor. O yüzden sebat etmek ve sevmek çok önemli. Kendi gelişimin ve değişiminle evrilen bir şey numeroloji.

Hani iki eğitim alayım eğitim vermeye başlayayım diye düşünülmemesini naçizane tavsiye ederim. Numeroloji önce seni değiştiriyor, sen değiştikçe söylediklerin değişiyor. Ve bu değişim bende hala devam ediyor 6 senedir. Ve en heyecan veren kısmı da burası benim için.

Sunucu: Son olarak sizi dinleyenlere/bu yazıyı okuyanlara bir mesajınız var mı?

Valla değişmek isteyene, hazır olana, kendi ile ilgili insanlığa ait bilgiye aç olanlara, geçmiş karmasının buradaki yaşamda neye dönüştüğünü, buraya niye geldiğini merak  edenlere tavsiye ederim isimlerinin ne anlattığını bilmeleri adına. Bu bir yol haritası gibi.

Her baktığında o an ihtiyacın olan bilginin öne çıkıp sana görünür olduğu diyebilirim. Öğrenmesinin negatif bir tarafının olamayacağı. Sevgide kalmayı becerebilmemiz için önce kendimizi tanımamız, kendi sınırlarımızı bilmemiz şart diyebilirim. Bütünün hayrına olsun inşallah söylediklerim.

Benzer

Yorum Yaz